6 Aralık 2010 Pazartesi

Nükhet Duru:"MS hastalığını yene iki kişiden biriyim"

Nükhet Duru, dört bir koldan hayatımıza girmiş sanatçılardan.... Cuma geceleri The Plaza Otel’de şarkı söyleyip şov yapıyor. Bir yandan yeni albümünü hazırlarken diğer yandan da Atilla Saral’la birlikte, tv8’de pazar günleri yayınlanacak bir programa başlıyor.
Londra’da okuyan oğlunu anlatırken gözlerinin içi gülüyor. Hayatındaki en büyük mutluluğun o olduğunu söylüyor. Oğlu istedi diye kilo veriyor, “Anne elini şarkı söylerken çok hareket ettiriyorsun” deyince hareket etmeyi bile kesiyor. Hüznünü saklayıp her daim karşısındakini mutlu etmeye çalışıyor. Gençliğinde yakalandığı MS hastalığıyla başa çıkabilen Duru’yla hakkında merak edilenleri konuştuk...
TEK KADINLIK GÖSTERİ
*The Plaza Otel’de sahne almaya başladınız. Nasıl oldu?
-Bu konu, geçen seneden beri gündemde. Ancak bir türlü adapte olamamıştım. Sürekli bir sahne çalışması yapmaya hazır değildim. Televizyonda da her gün canlı yayın yapıyordum. Yorgunluk anlamında değil ama ağır gelebileceğini düşündüm.
Sonra bir gün isteklerini tekrarladılar ve “Tamam, söyleyeyim” dedim. Önceki hafta da başladık. Pişman olmadım ve olmayacağımı da hissediyorum. Sahnede ‘One woman show’ (tek kadınlık gösteri) yapıyorum. Gerek kendi şarkılarımı gerek arkadaşlarımın parçalarını okuyor, sahnede 90’lı yılları anıyoruz. Geniş bir repertuvarımız var.
AĞLAMAYI UNUTMUŞSUN
*Konserinizin şov bölümünde neler oluyor?
Sohbet, şovun en önemli kısmı.. Bunun yanı sıra sahnede kılık değiştiriyor, gösteriye seyirciyi de ortak ediyorum. Hiçbir programım birbirine benzemiyor.
*Sizin de yorulduğunuz anlar olmuyor mu? Sizi görenler hep mutlu olduğunuzu düşünüyor...
-Aslında buna hayatım boyunca çok özen gösterdim. Benim de yorulduğum, üzgün ve kırgın olduğum zamanlar oluyordu tabii ki... Ama paylaşmamaya çalıştım ve bu çok büyük emek gerektirdi. Ben normal bir insanım, deli de değilim, şuursuz da. Ama hep mutlu ve gülen insanı oynuyordum. Bir gün sevdiğim bir dostum “Sen ne yapıyorsun? Sürekli mutluyu oynayarak kendini ne kadar hırpalandığının farkında değil misin? Seni seven her halini görmeli” dedi.
Bense “Seyircim yıllarca beni gülerken gördü ve mutlu etmeme alıştı” diyordum. O da “Yapabildiğini yap, fazlasını yapma. Çünkü görüyorum ki ağlamayı unutmuşsun” diye cevap verdi
KENDİNİ BANA BIRAK
*En son ne zaman ağladınız?
-Geçen yıl ağladım. İki yıl önce aldığım bu kararla artık daha iyiyim. Allah razı olsun, o dostum bana söyledikleriyle büyük bir rahatlık getirdi. “Hep insanları mutlu ediyorsun ama sen, kimsenin seni mutlu etmesine izin vermiyorsun. Kendini bırak” dedi. Bu yaz kendimle hesaplaşma dönemimdi. Oğlum Cem de “Anne sen üzüldüğünü bana söylemeyeceksin de kime söyleyeceksin? Bırak kendini bana” dedi.
*Nükhet Duru’nun hayatında aşk var mı?
-Yok. Hayran olamıyorum kimseye... İnsan belli bir bilince erişince basit bir şey istemiyor. Hayatımın aşkını istiyorum artık. Hayatın bana büyük bir aşk borcu var..
MS HASTALIĞINI YENEN İKİ KİŞİDEN BİRİYİM
*MS hastalığına yakalanmışsınız...
-İki kişi var MS’i yenen; biri yurt dışında bir şarkıcı, diğeri de ben... Tam olarak yenebildim değil tabii... Bazen üzüntü tetikliyor. Ellerim titriyor, migrenim de o dönemden kalma. Hemen beslenme şeklim değişiyor, hemen meditasyonumu yapıyor ve kendimi koruyorum.
*Nasıl atlattınız?
-18 yaşındaydım. Altı ay felç yattım. Travma olarak geldi. Sonra tedaviler gördüm. Şarkılarım arasında da ‘Vız Gelir Bana’ diye bir parçam vardır. “Doktorlara borçlanmışım ama gerisi vız gelir bana” diye... Bütün birikimlerimi bu hastalık uğruna harcamıştım. Ama bunlar çok acıklı, bahsetmeyelim. Bu tamamen şuur altında biriken üzüntü ve takıntılarla ilgili bir hastalık... Sinirsel bir rahatsızlık...
*İlaç kullanıyor musunuz?
-Bazen. Kür olarak alıyorum. Ama doğal tedavilere daha düşkünüm. Bu hastalıkta önemli olan vitamin, mineral ve bağışıklık sistemini dik tutmak.
CENK’E KIRILDIM
*Cenk Eren’le aranız nasıl? Görüşüyor musunuz? Küs müsünüz?
-Her aşkın, her dostluğun ve her arkadaşlığın bir ömrü vardır. Bir de ömürlük dostluklar vardır. Bunlar benim için hiçbir zaman değişmedi. Onunkinin süresi varmış
Ben kırıldığım zaman bile hâlâ sürdürüyorumdur arkadaşlığımı bir şekilde. Ama artık görmüyorum orayı... Her zaman iyi olsun, keyfi yerinde olsun isterim. Mutlu olsun, şöhreti yerinde olsun. Ben misyonumu tamamladım onun hayatında...
OĞLUM CEM’LE İLİŞKİMİZ FLÖRTLE ARKADAŞ ARASI
*Oğlunuzla ilişkiniz nasıl?
-Arkadaş gibiyiz. Genellikle bana neler yapmam gerektiğini dikte eder. “Saçın olmuş olmamış, bu ayakkabıyı çıkar, şunu giy” gibi... Flörtle arkadaş arası bir durum. Hakkımda çıkan her şeyi okuyup fotoğraflarımı inceliyor.
EN BÜYÜK AŞKIM

*Eleştiriyor mu peki sizi? “Böyle fotoğraf çektirmeseydin” diye...
-Artık açık, dekolte gibi sıkıntıları yok ama 16-17 yaşlarındayken vardı. “Onu giyemezsin, bunu çıkaramazsın” derdi. Onu olduğunca ehlileştirmeye çalıştım. Böyle bir şeye kimse karışamaz. Çünkü ben asla müstehcen olmam. Alışılan bir elbisem var, 30 yıldır onu giyiyorum. Çok mükemmeliyetçi bir çocuktur. Benim New York konserimi izlemiş. “Ellerini daha az hareket ettir. Ellerini hareket ettirmediğinde çok daha etkili oluyor” dedi. Ben de o günden beri sallamıyorum. Beni hep beğensin istiyorum.
ATİLLA COOL BİRİ
*“Kullanma kılavuzum onun elinde. Ne isterse yapıyorum. York Shire Terrier gibiyim” demişsiniz.. Vallahi öyle... En büyük aşk bence o... Hayatım onu doğurduktan sonra anlam kazandı. Onun gözlerine baktığımda mutluyum. Herkes ucunu kaçırıyor mu bilemem ama ben böyleyim.
*tv8’de yeni başlayacak programınızı anlatır mısınız? Atilla Saral’la büyük bir eğlence programı yapacağız. Seyircilerimiz de olacak. En iyi ve kaliteli partner olarak Atilla’yı seçtim. Eskiden de bir müzikal için birlikte çalışmıştım, çok severim kendisini... Kendisi çok da cool bir adam, gıcık espriler yapan biri değil.
DÜMDÜZ VE SİYAH SAÇLA GÖRÜNTÜMÜ BULDUM
*Siz eğlenmek için neleri tercih ediyorsunuz?
-Çalışmadığımda sokağa çıkmam. Zaten sahnede eğlenceye doyuyorum. Çok sakin yaşayan biriyim; evde takılarla ve kostümlerle uğraşırım. Kendimi çok meşgul edebilen bir insanım. Bir de çok yakın bir arkadaş çevrem var, yetiyoruz biz birbirimize... Sezen’le (Aksu) komşuculuk oynuyoruz. Diyet muhallebi aldığımızı sanarak onlardan yiyoruz. Bu yetiyor bize.
*Giysi dükkanınızı neden kapadınız?
Birincisi çok büyüdü ve önünü alamadık. Büyürken masrafı da büyüdü. O sırada ben müziği unutup sabah 08.00’de atölyeye giden 20.30’da sürünerek eve gelen biri oldum. Sanatçılığımı unuttum. Annemin rahatsızlığı da artınca, işi modacı bir kıza devrettim.
*İmaj değiştirmeyi düşünmüyor musunuz?
-Son 5-10 yılda yaptım. Saçımı kestane rengine boyattım, röfleler attırdım. “Herkes bir şeyler yapıyor, ben de yapayım” dedim.
İnsanlar “Güzel olmuş” deyip geçiyordu. Ne zamanki Amerika’da saçımı siyaha boyadım, görenler “Allah’a şükür” dedi. Meğer keramet altı üstü siyah bir boyadaymış. Dümdüz saçımla kendimi buldum. Bu görüntümü değiştirmeyeceğim.
Sabah

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder