Onun yolcusu olmaktan çok mutluyum
Özgürlüğü en yakın arkadaş seçtim
Bak şimdi onu sırtımda taşıyorum
Bir Daha Asla
Benim umutsuzluğa düştüğüm günler
Aslında mutluluğuma hazırladı
Bir gölge ve kukla olmak üzereyken
Hayatımda yeni ufuklar açıldı
Düşlerimde aramaktan vazgeçince
İnanç ve tutkularımın en soylusunu
Bana yaşadığım yeni hayat öğretti
Her şeyin en gerçeğini ve doğrusunu
Bir daha, bir daha aldanmam hayata
Geçmişim ders bana
Yenilmem asla, asla
Bir daha, bir daha çıkmasın yoluma
Bir kadın gururu taşacaktır sonunda
Kaderimi kimse için değiştirmem
Onun yolcusu olmaktan çok mutluyum
Özgürlüğü en yakın arkadaş seçtim
Bak şimdi onu sırtımda taşıyorum
Aslında şarkıda sözlere o kadar çok önem vermem. Şarkı sözlerine duyarsızlığım belki de şarkıların aşktan başka mesaj vermemesinden veya duyguların melodik bir şekilde ifade edilmesini en doğru bulduğumdandır. Çünkü bu sayede yani melodi ve duygu yüklü bir yorumla mesajların daha bireysel ve daha özgürce, kalıpsız ve sınırsızca algılanabilme imkanı olacaktır. Kelimelere sıkıştırılmış bir mesaj ne kadar özgür kalabilir ve sınırsız olabilir ki?
Ama Nükhet Duru'nun "Bir Daha Asla" şarkısının sözleri çok kısa ve öz bir şekilde anlayana, anlamak isteyene çok şey anlatan bir şarkı olduğu için her şeyiyle çok sevdim.
Bir şarkı bu kadar sade ama sanki bir orkestra çalıyormuş gibi söylenebilir mi? Sadece bir gitar, çoğu zaman olduğu gibi 5-10 saniyelik bir enstrüman girişinden sonra direkt şarkıya vokal olarak giriş, zamanın çok değerli olduğunu ve boşa harcanacak bir dakikanın bile olmadığını hatırlatırcasına her anın değerlendirilmesi gerektiğinin bir işareti olarak şarkının sonuna kadar söyleyiş. Ama nasıl söyleyiş? Aslında şarkı söylüyor demek hakaret olur Nükhet Duru'ya. Yaşıyor ve yaşatıyor hayatı duyguların en uyumlu haliyle senfonik bir şekilde ama tek sesiyle koskoca bir orkestra gücünde. Bu şarkıyı dinlerken, gerçekten orkestral bir senfoniye hiç ihtiyaç olmadığı gibi, Nükhet Duru'nun sesini kirletirdi bence orkestra. Keşke hep böyle yapsa, hiç enstrüman kullanmasa ve o ilahi sesiyle ruhlarımızı katışıksız temizlese, rehabilite etse bizi.
Nükhet Duru'yu ilk "Ben Gene Sana Vurgunum" şarkısıyla tanıdım. Plak döneminde yetişkin birisi olmayınca da ne yazık ki plaklarına sahip olamadım. Radyolardan ve televizyondan yakalayabildiğim kadar duyabildim o dönemki şarkılarını. "Bir İnsan Doğdu" şarkısında olduğu gibi, "Bir Daha Asla" şarkısını da sonradan duydum, hatta dün gece duydum ama ne duyuş. Resmen çarpıldım. Tam benim istediğim tarzda yorumlanmış bir şarkı. Duygunun geçmesinden daha önemli bir şey olabilir mi hayatta şarkı veya başka bir şeyde. Bazılarını duygu daha yüzeysel bir şekilde olsa da tatmin edebilir ama bazıları için duygunun çok derin olması, yani gerçek samimiyet gerekir. İşte bu şarkı öyle bir şarkı olmuş. Belki yeni keşfettiğim içindir ama ister sözleriyle olsun, ister Nükhet Duru'nun ifade şekliyle olsun hayata bakış açım ve kendimi ifade edişimle birebir örtüşüyor neredeyse.
Hayatta ben de her işte bir hayır olduğuna inananlardanım. Tam teslim olmuşken gelen bir darbe aslında düşene vurulan bir tekme değildir de, insanı kendine getiren bir şans olarak değerlendirilebilir ama değerlendirebilirsen eğer. "Benim umutsuzluğa düştüğüm günler, Aslında mutluluğumu hazırladı, Bir gölge ve kukla olmak üzereyken, Hayatımda yeni ufuklar açıldı" sözlerinde olduğu gibi.
Yaşadığımız hayat bir derstir feyz alabildiğimiz ölçüde.
"Bir daha asla" denmemesi gerektiğine inanılır ama hayatta "Bir Daha Asla" denilmesi gereken durumlar vardır, kişiler vardır ve "Bir Daha Asla" demezsen gerçekten yenilebilirsin, kaybedebilirsin.
İster genetiksel-yapısal, ister kader, ister evreninin şekillendirdiği karakter diyin birisi için veya hiçbir şey için hayatımızın değiştirilmemesi gerektiğine inananlardanım ben de. Zaten ne kadar değiştirebilirsin ki, eninde-sonunda patlar gerçek kişiliğin. Tabi anlattığım yapımızın olumsuz taraflarını bastırlmakla veya terbiye etmekle alakalı değil. Hani genele, topluma, şekilciliğe uymaz ya bazı yapısal gerçeklerimiz, işte bunu özellikle sevgili için değiştirmeye hiç değmez. Kendin olarak sevmedikten sonra birisini, sevdiğin kişiyi içten bir şekilde sevemezsin ki.
Gerçekten insanın kendisi olarak çıktığı yolculuktan daha doyurucu, tatmin edici, daha keyif aldığı, daha mutluluk verici bir yolculuk, bir hayat olabilir mi? Bu insanın kendisiyle barışık olmasından başka bir şey değildir "Onun yolcusu olmaktan çok mutluyum" sözünde olduğu gibi.
Bazıları için özgürlükten daha değerli bir şey yoktur. Benim için de, bu sözü dile getiren için de olduğu gibi. Özgürlük derken de fütursuzluk anlaşılmasın ama sadece doğanın yapısına, doğanın bir parçası olarak kendini tutmamak, geleneksel sistematiğe bağlanmamak demek istiyorum, "Özgürlüğü en yakın arkadaş seçtim" derken kendi olmayı seçmek, kendin gibi yaşamak olarak algılıyorum. "Bak şimdi onu sırtımda taşıyorum" lafına bayıldım. Gerçekten kurallara, kısaca egemen sisteme veya aşkın kurallarına bağlılık o sistemde yaşamayı ne kadar kolaylaştırsa da; bazılarına da zorluklar çıkaran genele ters düşen ve yük gibi görünen "kendin olmak", aslında yük değildir ve sistematik kuralları değil de, "kendin olmak" özgürlüğünü tercih edebilir insan yapısına uygun olarak. O yük, sana uymayan toplumsal değerlerden daha hafif gelecektir, hatta o yükü taşımaktan gurur duyacaksındır. Zaten evrensel barışın sağlanamamasının sebebi de kendimizle barışamamak, kendimizi taşıyamamak, kendimizden uzaklaşmak ve erkek egemen toplumsal baskılardan dolayı sürüklendiğimiz içsel çatışmanın dışa yansıması değil mi? Bu sevgili bazında da aynı, sosyal yaşamda da aynı. İnsan kendisi olmadıktan sonra ne kadar huzurlu olabilir veya huzuru yansıtabilir ki?
Bir Nükhet Duru manyağı olarak, hayranı demek çok hafif kalır çünkü, Nükhet Duru'nun bir şarkısı dahi olsa yaptıktan yıllar sonra duymak utanç verici olarak gelebilir bir çoğuna veya bazılarına ama bunun suçlusu ben miyimdir? Tamam zamanında plak olarak yapılmış ve günümüzde de dinlenebilmesi için CD gibi uygun formatta yeniden basılması külfetli olabilir ve müzik şirketleri buna yanaşmayabilir. O zaman kimse de çıkıp ben sanatçıyım, müzisyenim, sanat severim, müzikseverim, müzik yapımcısıyım, vesaire demesin; üzerlerine düşeni yapmadıkları için. Gerçek sanat yaşamın kendisidir ve sanattır yaşama tarzını yaşanılabilir hale getiren, insanlara yol gösteren, olumsuz taraflarını terbiye eden. Eğer gerçekten sanatçıysan nasıl sanat için fedakarlık yapmazsın, nasıl kendini ticari gerçekler yüzünden sanattan-yaşamdan soyutlayabilirsin.
Elimizi taşın altına koymazsak, sanatın içini insanlık gibi kaliteli bir yaşamla doldurmazsak kapitalist yaşamın kölesi oluruz. İmkansızlık, şartlar falan bana biraz hikaye geliyor. Talebe göre çıkarcı yaşamaktansa, talebi şekillendirsek, işin kolayına kaçmayıp bunun için çaba sarf etsek daha faydalı olmaz mı kendimize de güzel şekilde döneceği için.
Arz edenler ticari amaçlı bir hazırcılık bekliyor talep kesiminden, talep edenler de zahmete girmeyip sunulanla idare ediyor, hayatı sadece eğlenceden ibaret sanıyor, yabancı kalıyor iyi yaşama, iyi sanata. Sanat derken de zaten ben yaşamla eşdeğer tutuyorum sanatı. Çünkü gerçekten sanat bir yaşam biçimidir ve biz onu nasıl şekillendirirsek öyle yaşarız.
O yüzden sanatın içini doldurabilme imkanı olanların, fedakarlık yapması gerekir. Açık konuşmak gerekirse, Nükhet Duru ile çalışmış müzik şirketlerinin insanlık adına, iyi bir yaşam tarzı için Nükhet Duru şarkılarını insanlarla buluşturması gerekir.
Mesaj gönderdim, telefon açtım ilgili kişilere. Kimisi Kültür Bakanlığı'nı bahane ediyor, kimisi sırada diyor. Eğer ticari bir talep olsa ne Kültür Bakanlığı engeli kalır, ne de sıraya girer; öncelikli hale gelir, bütün engeller kalkar ve de yapılan işle de övünülerek maddi-manevi pay çıkarılır.
Çekim kuvvetine çok inanan ve ne istediysem gerçekleşen biri olarak ben Evren'i gene de çok zahmete sokmak yerine çabalamayı tercih ederim. Çaba da, istemek demektir gerçi ama bazı isteklerin gerçekleşmesi için bazen bireysel çabalar yetmeyebiliyor, çekim gücünün devreye girdiği anlar oluyor. 2012 senesi de rakamsal olarak çok sevdiğim bir yıl ve ne istediysem gerçeklerşen bir yıl oldu. Nükhet Duru'nun yeni albümünün çıkması konusunda hiçbir tereddüt kalmadıktan sonra, "Benim Yolum", "Aç Gözünü Adamım", "Sevda", "Çek Halatı Gönlüm", "Bir Nefes Gibi", "Melankoli" ve "IV" albümlerinin de CD formatında çıkmasını istiyorum. Şu koca dünyada bu istekler küçük ve gereksiz gelecektir bir çoğuna belki ama bana göre muhteşem şeyler ve ben çok istiyorum.
Pardon bu şarkının sözleri Mehmet Teoman'a, bestesi Cenk Taşkan'a ait, aranjmanı da Doğan Canku'ya, yapımcı da Ali Kocatepe. Hepsine saygılar.
Albümlerin satmadığı günümüzde single'lar da çıkabiliyorken, eğer bir müzik yapımcısı olsaydım, kişisel olacak ama, yeni keşfettiğim ve dinlenebilir formatta piyasada olmadığı için de "Bir İnsan Doğdu" ve "Bir Daha Asla" şarkılarını single olarak piyasaya verirdim. Ali Kocatepe'ye duyurulur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder