NÜKHET DURU VE BEN... YANİ AŞKIMIZ
Ben bir Nükhet Duru konserine ilk defa gitmiyordum.
Ama her seferinde ilk defa seyrediyormuş gibi heyecanlanıyorum.
Türkiye'nin önde gelen tüm Nükhet Duru hayranları tam kadro oradaydı.
Mekan çok keyifli, gelen insanların sayısı ise umduğum gibi değildi.
Hayatımda ilk defa Nükhet Duru'yu seyrettiğim zaman da benzer duygular hissetmiştim.
Sahne son derece sadeydi.
Konserle birlikte heyecanımda başladı.
Arkasında dev bir orkestra vardı.
Cenk Taşkan, Buğra Uğur, Cezmi Başeğmez, Asım Ekren ve diğerleri.
"Ben Sana Vurgunumla" başladı. Arkasından "Anılar".
Okuduğu her şarkı benim için ayrı duyguların dalgalanması idi.
Fark ettiğim başka şey de şu oldu.
Ben her şarkıda Nükhet Duru'yu yeniden keşfediyorum gibiydi.
Ayrıca "Destina"yı benim için okudu.
Zaten okumasaydı olacaklardan ben sorumlu olamazdım.
Bir ara dikkat ettim, her şarkıdan ve konuşmadan sonra etrafımdaki insanlar yerlerinde duramıyordu.
Bu kadında kesinlikle "Kalp mıknatısı" var.
Onun sahnede duruşunu, bakışını ve dönüşünü gözlerimden alıp her saniyesini beynime yerleştiriyorum.
Her konserinde yaptığım gibi.
Ben bu konserde bir kere daha şuna inandım; Bu kadın kesinlikle sahne için yaratılmış. Bir insan sahneye bu kadar yakışabilir.
Çıkarken en az benim kadar fanatik olduklarını bildiğim Hakan Tok'a ve Bilal Dede'ye şunu söyledim: "Bu kadını Allah gözümden, sesini kulaklarımdan eksik etmesin". Bunu söylerken şunu hatırladım. Yıllardır aileme hep şöyle derim: "Ben öldüğümde ne olur mezarımın başında bana arada Nükhet Duru da çalın, ister "Melankoli", ister "Bir Nefes Gibi", isterseniz hiç sevmediğim "Aman Tanrım"ı çalın. Yeter ki çalın."
O gece bir kez daha anladım ben bu sözleri boşuna söylememişim.
Bitmeyecek bir aşkımız var.
İtiraf ediyorum.
Hakan Eren
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder