12 Mart 2012 Pazartesi

"Nükhet Duru sanki dünyanın tüm sahnelerini özümseyerek doğmuş"

ATEŞ MİSİN BE KADIN !

Ne zaman bir Nükhet konserine gitsem, hep aynı şeyi düşünürüm: Bu kadın sahnede mi doğdu? Bu soruyu sorarken Türkiye sahnelerini düşünmüyorum sadece; Hindistan'dan Amerika'ya, Fransa'dan Çin'e... Sanki dünyanın tüm sahnelerini özümseyerek doğmuş Nükhet, sahnede doğmuş, sahne için yaratılmış !

Bir kez daha aynı şey oldu, bu kez yer Çetin Berkmen Açıkhava Tiyatrosu. Onu sevenler toplanmış, heyecan içinde bekliyoruz. Ama tıpkı benim gibi diğer sevenler de Nükhet'i çok özlemiş olamazlar. Çünkü o kendini bizden hiç uzak tutmadı. Hep vardı; sahneyse hep oradaydı, albümse sık sık çıkardı, kimse müzikal yapmazken o rahat durmadı. Ekstralarıyla, tv programlarıyla, hep göründü bize. Peki niye yüzlerce insan hâlâ onu heyecanla bekliyordu? Çok basit, çünkü onun sahnesi kimselere benzemiyordu.

Epey erken geldiğim konser mahallinde, bir köşeye çekilip kendi Nükhet geçmişimi düşünüyordum. Onu ilk ne zaman görmüştüm? İlk şarkısını nerede ve ne zaman dinlemiştim? Kamera 1 programları, Mehmet Teoman / Cenk Taşkan beraberliğiyle peş peşe çıkardığı plaklar, müzikaller, Türk Sanat Müziği assolistliği, Sezen Aksu'yu, Müjde Ar'ı kadrosuna alıp yaptığı gazino programları, fotoraman dönemi, şampanya rengi saçlı dönemi, sarı saçlı dönemi, "Sarışının Adı Esmerin Tadı" programı, evlilikleri, müzikteki kararsız adımları, arayışları...

Bir kuzenimin kızına, kızın gerçek ismini unutturacak kadar Nükhet ismiyle seslenişim... Ses dergisinde, onun bir İzmir konseri fotoğrafını (o ne elbiseydi, o ne yırtmaçtı, o ne duruştu yarabbim !) görür görmez, öğrenci harçlığımla kalkıp İstanbul'dan İzmir'e gidişim... "Sevda" kasetini (ne yazık ki hâlâ kaset) alıp, ilk sevgilimle çıktığımız yolculuk, "Sevda" ile yaptığımız yaz tatili... Çakıl, Gar, Lunapark demeyip onu usanmadan takip edişim... Bir arkadaşımı, düzenleyeceği bir işadamları gecesine çıkarması için Nükhet'i ısrarla önerişim (adı o zaman da ektsra mıydı bu işlerin!) ve kerli ferli işadamlarıyla aynı anda ama bir köşeye büzülüp onu doyasıya izleyişim... Göz göze geldiğimizde, bende kalp çarpıntısı yaratan göz kırpışı... Daha neler neler...

Dedim ya onun sahnesi kimselere benzemez. Sesi, yorumu, sempatisi, sahne hakimiyeti, her seyirciyi, her gözü, her bakışı yakalayışı, en uç koltuktaki izleyiciyi bile avucunun içine alışı, repertuvar zenginliği, enerjisi, coşkusu kimselere benzemez ! Herkeste biraz biraz olanın fazlası, herkeste tek tek olan şeylerin hepsi Nükhet'te var. Ümmü Gülsüm'ün (o efsanevi) her iç çekişindeki nağmeleri de onda, Shirley Bassey'nin performansı da onda, Müzeyyen Senar'ın sahne sempatisi de onda... Ne mutlu ona !

Hani derler ya "Sahneyi dolduruyor" diye. Nükhet'e sahne dar geliyor, taşıyor adeta sahneden. O gece de öyle oldu. Harika orkestrasıyla bomba gibi düştü sahneye, bomba gibi bir parçayla: "Ben Sana Vurgunum" Sonra peş peşe geldi diğer muhteşem şarkılar. "Anılar", "Melankoli", "Cambaz", "Beni Benimle Bırak" şarkısını mikrofonsuz, orkestrasız paylaştı bizimle. Sanki sesi gırtlağından değil de, teninin tüm gözeneklerinden fışkırıyor gibiydi. O şarkının yeri elbette ayrıydı, ayrı olmalıydı, Nükhet ile ilk aşkımızdı o parça.

Konserin ilk yarısını klasikleriyle tamamladı Nükhet. İkinci yarıyı ise yeni parçalarıyla sürdürdü; tabii her zamanki gibi onun olmayan ama sevdiği parçaları da söyledi bize: "Benim Bütün Dualarım Seninle", "Hey Gidi Dünya", "Ele Güne Karşı", "Gönül Sayfam", "Seninle Başım Dertte", "Makaram Sarı Bağlar".

Söyledi, sohbet etti, dans etti, oynadı, güldü, güldürdü. Hele bir Ajda anısı vardı ki, hepimizi yerlere yıktı. Sizin de bilmenizde yarar var. Nükhet henüz ünlü değil, hayatını sahneye çıkarak kazanıyor ama iddialı, öyle her şarkıyı okumak istemiyor. Fakat bir Mehmet Teoman / Cenk Taşkan şarkısı var ki, bayılıyor ona, illa o okumak istiyor. Beyler de, şarkıyı hem yapmışlar hem çok sevmişler; ünsüz bir Nükhet'tense Ajda'ya götürmek istiyorlar. O dönemde de Ajda bir şekilde uyarılmış "Hep aranjman okuyorsun, biraz da beste oku" diye. M. Teoman / C. Taşkan, Nükhet'e "Biz sana daha ne şarkılar yaparız" deyip Ajda'ya gidiyorlar. Nükhet evde yalvarıyor, "Allahım inşallah Ajda bu şarkıyı anlamaz da bana kalır." diye.

Duası kabul oluyor. M. Teoman / C. Taşkan peş peşe birkaç besteyi tek enstrümanla sunuyorlar Ajda'ya. Nükhet'in ağzından: "Ablam tabii bir şey anlamıyor şarkılardan, alışmış şarkıları tam dinlemeye." Ajda soruyor "Başka bir şeyler yok mu ?" M. Teoman / C. Taşkan "En iyisini sona sakladık" diye heyecanla "Beni Benimle Bırak"ı çalıyorlar. Ajda gene bir şey anlamıyor ve dudaklarını uzatarak "Çok teşekkür ederim çocuklar, sonra görüşürüz !" diyor. Ve şarkı Nükhet'e kalıyor.

Nükhet gerçek bir performans şarkıcısı olduğunu bir kez daha gösterdi o gece. Kıvılcımlar saçtı seyirciye, ateş gibiydi. Hanım hanımcıktı Nükhet, genç kızdı, bayandı, kadındı, hatundu, dişiydi, kısraktı, fettandı Nükhet. Çok yaşa Nükhet !

Mehmet Bilal Dede

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder