2 Mayıs 2013 Perşembe

NÜKHET DURU’NUN ‘BEN’ OLMA HiKAYESi

Dokuz yıl aradan sonra çıkardığı ‘Tam Zamanında’ adlı albümüyle adından söz ettiriyor Nükhet Duru. ‘Hafta Sonu’ dergisine konuşan Duru, hikayesini, sorunlu çocukluğundan alıp nasıl bugünlere geldiğine bağlıyor.


Çocukluk yıllarınıza  gitmek istiyorum. Doya doya  yaşayabildiniz mi?
Hiç yaşayamadım. 11 yaşıma kadar çocuktum, sonra bir daha hiç çocuk olamadım. 11 yaşına kadar da sorunlu bir ailede büyüdüğüm için tedirgin bir çocukluk yaşadım. Ama bunları yaşadığım için çabuk büyüdüm ve ne istediğimi çabuk fark ettim. Anne-baba kolları altında kolay bir hayatım olsaydı, belki de bu kadar çabuk meslek sahibi olup, başarı elde edemeyebilirdim. Bu bir şans.

Anne ve babanızın boşanması sizin çocukluğunuzu nasıl etkiledi? O dönemi nasıl atlattınız?
Atlatamadım. (kahkahalar) Birtakım duyguları saklama alışkanlığı o zaman başladı. Bir şey yokmuş gibi davranıyordum. Çok neşeli, çok yaramaz... Başka türlü bir çocuk gibi davranıyordum. Ama aslında içimdekiler onlar değildi. Çok geç atlattım.

“Beni üzecek şeyleri hatırlamam”
Mahkemenin sizin velayetinizi anneniz yerine babanıza vermesi de çok ilginç...Mahkeme annem çalışmadığı için velayeti babama vermişti ama ben sonra ne yapıp edip anneme kaçınca, babam iki sene sonra beni geri almak için tekrar mahkemeye başvurdu. Kızılca kıyamet o zaman koptu. Babam, bana hiç babam olduğunu hissettirmedi ama şimdi rahmetli oldu ve kızacak hiçbir şeyimiz kalmadı. Sadece bıraktığı sızılar var.
Belki bu acılar yaşanmasaydı, sahnelerin kapıları size hiç  açılmayacaktı...Tabii. Benden bir ‘ben’ oluşması için bütün yaşadıklarımın geçmesi lazımmış. Başka bir bilince ulaşıp sonra yeniden kendimi bulmam bir 10 yılımı aldı. Farkındalığı ilk öğrenenlerdenim. Şimdi ‘farkındalık’ moda bir kelime oldu... Kimsenin kalbini kırmadan, kimsenin bir şeyine mani olmadan,  set çekmeden, bir daha yüzüne  bakamayacak kadar ağır bir söz sarf etmeden yaşamayı ilke edindim.  Çünkü insan ancak bu şekilde huzurlu uyuyabiliyor.

Kalbinizi çok mu kırdılar?
Kırdılar diyebilirim. Ama çoğunu sildim ve unuttum. Beni üzecek şeyleri hatırlamam. Bana yapılandan çok, “Ben nasıl olmalıyım?” daha önemli. Çünkü izin verirseniz kırarlar, demek ki ben izin vermişim. Artık izin de vermemeyi öğrendim.

“Artık pamuk gibiyim”
 Bu ‘izin vermeme’nin sırrını gerçekten merak ediyorum...
Kendi kurallarını sağlam koyman ve o kuralların dışına da hiçbir surette asla çıkmaman gerekiyor. Bilmem nereye gitmiyorsan ama falancaların zoruyla gidiyorsan, orada mutlaka bir sorun çıkıyor. Kendi ilkelerini koyacaksın ve ödün vermeyeceksin. Ben en genç, en şöhret olduğum zamanda bile gece dışarı çıkıp, gezen tozan biri asla olmadım. Koşarak evime gelir, evimde eğlenirdim. Birçok konuda karar verdim ve kararlarımın  arkasında durdum. Onun için ben, ben oldum.

Canınız çok sıkkın olsa bile bunu hiç belli etmezdiniz. Ama artık duygularınızı gösteriyorsunuz...
Artık oynamıyorum. 1 yıl önce annemi kaybettiğimde, bıraktım. Annem, her şeyi çok şahane zannetsin istedim. Oğlum bile, “Bu kadar üzüntülüydün de, benden neden sakladın? Benden daha yakın kimin vardı?” dedi.
Annenizle, babanızla yaşayamadığınız duyguları oğlunuz Cem’le doya doya yaşıyor musunuz?Koşulsuz sevildiğini biliyor. Ben sevildiğimi bilemedim. Ailem tarafından korunduğumu bilemedim, ben kendi kendimi korudum. Tırnaklarını çıkarmış yavru kedi gibiydim. Her önüme geleni tırmalamaya hazırdım. O sertliğimi indirgemem zaman aldı. Şimdi pamuk gibiyim. Arkadaşlarım, “Sen çok dik bir insandın, şimdi her şeye canın sağolsun deyip geçiyorsun” diyorlar. Şimdi öyle oldum.

“KADINI ANLAMAK ZOR”

Sizi hem kadınlar hem de erkekler çok seviyor. Hanımlar da eşlerinden kıskanmıyor...
Karakterle ilgili. Kadınlar karakterimi çok iyi biliyor. Onlara çelme takmayacağımı biliyorlar. “Kadın kadının kurdu” derler ya, benim o kurtlardan olmadığını biliyorlar. Her kadın güzel olsun isterim, mutlu olsun isterim. Erkeklere gelince, hangi kadının nasıl olduğunu anlayacak kadar zekaları gelişmiş durumda. Her konuda değil ama bu konuda zekiler. Erkekler çok sempatik yaratıklar ama kadınlar çok çetrefil. Kadını anlamak zor. Zaten kadını seven adam, anlamaya çalışmaz. Olduğu gibi kabul etmesi gerekir.

Röportaj: Ömür Sabuncuoğlu Fotoğraflar: Cengiz Dikbaş
Milliyet aracılığıyla HaftaSonu Dergisi'nden

1 yorum:

  1. halil kandok melisa aydın nükhet abla tam zamanında albümün çok güzel sarkıların süper çok beğendim hepsini dinliyorum hicran sarkısına bayıldım çok güzel bir nostalji olucak sizin albümünüz heğ sarkılarınızı dinliyorum

    YanıtlaSil