25 Ağustos 2014 Pazartesi

Nükhet Duru hep aynı…

Nükhet Duru, şahane bir kadın. Röportaj için buluştuğumuzda enerjisine yetişemiyorum. (Ki ben kendimi öyle sanıyordum). Sorduğum sorulara içtenlikle cevaplar veriyor.

MEZİN DEDEYİ
mezin.dedeyi@aksam.com.tr. 


Kendisini tanımlarken "Lokum gibiyim” diyor Duru. "Yıllara meydan okuyorsunuz adeta" dediğimde de bana, şunları söylüyor: “Mezin, buna yıllarla iyi geçinmek diyelim. Aslında çok fazla şeyle uğraşmıyorum. Herkes çok fazla bakımla uğraştığımı düşünüyor. Cilt yapım çok şanslı, bunun keyfini sürüyorum. Keşke biraz daha yaşlansam.” Sanatçının, hayranlarına bir de sürprizi var. Duru önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak olan 'Nükhet Duru Sahnede' isimli yeni albümünde canlı performanslarını dinleyiciyle buluşturacak. 17 yaşında yakalandığı MS’i moralle yenen Nükhet Duru’nun bu hastalıkla nasıl mücadele ettiği de örnek alınacak türden…

Nükhet Duru için hayat nasıl gidiyor?
Bir defa çok dingin, ama aynı zamanda sanatsal olarak da coşkulu, yeni projeler için hazırlanmalar içinde geçiyor.

Görüntünüzle yıllara meydan okuyorsunuz. Maşallah diyelim ve sırrını soralım?
Buna yıllara meydan okumak demeyelim de yıllarla iyi geçinmek diyelim. Öncelikle, sade ve sakin yaşayan bir insanım. Burada genetik yapı çok rol oynuyor. Sağlığıma da dikkat ediyorum. Aslında çok fazla şeyle de uğraşmıyorum, herkes benim çok fazla bakımla uğraştığımı düşünüyor ama değil. Cilt yapım çok şanslı ve bunun keyfini sürüyorum. Bir de ‘keşke biraz daha yaşlansam’ diyorum; olmuyor. Evet, yani Kazayağı çizgim bile yok kardeşim. Ben genç görünmek için bir şey yapmıyorum. İçim neyse o çıkıyor dışarıya. Bu da beni iyi ve güzel gösteriyor. Enerjik, neşeli bir insanım. Etrafımı da neşeli  kılmaya çalışan bir yapım var. Öyle kendi kendiyle kavga eden, çetrefil düşünceleri olan bir insan değilim.

Bir röportajınızda “Ne derdimle ne gözyaşımla ilgi toplamak isterim” demişsiniz. Günümüzde bu söyledikleriniz çok prim yapıyor. Ne söylemek istersiniz bununla ilgili?
Hayatım ben, yaşarken tekâmül etmeye ve olgunlaşmaya çalışan biriyim. Özellikle, insan olmaya gayret eden bir kadınım. Ne şan ne şöhret ne de heyecanlar, bunların hepsini son derece serin karşılıyorum. Üzüntüleri de aynı şekilde sevinçleri de aynı şekilde karşılarım. Çünkü hepsi birbirinin kardeşi. Benim aldığım terbiye, yanında bulunduğum insanları hoşça vakit geçirebilen, pozitif ve iyi bir insan olmak üzerinedir. Elbette ben, gamsız tasasız bir insan değilim. Ama bunları gerektiği zaman kendini ilgilendiren şahıslarla ancak paylaşabilirim. Yoksa halkı ne diye üzeyim. Derler ki bana, "Siz hiç bozuk, karmakarışık veya bakımsız görünmezsiniz." Neden görüneyim? Onun aklında yarattığı bir hayali var, bir portresi var.

DERME ÇATMA OLMAK BANA GÖRE DEĞİL

Ben sizi evde de şıkır şıkır hayaL ettim bir anda. Ev terlikleriniz bile topukludur sizin...

Doğru. Yani bileğim kırıldığından beri artık o kadar topuklu giyemiyorum. Ayak bileğimde bir sorun var ama pullu paletli terliklerim, sevimli ev elbiselerim oluyor. Yani derme çatma olmaktan kendim hoşlanmıyorum. Aynada kendimle karşılaşınca memnun olmak isterim. Çünkü kendime saygım var. O yüzden, kapıyı açtığımda şaşırtıcı bir görüntüm olmaz.

Siz ne renksiniz peki?
Narçiçeği kırmızı diyelim.

Süper, bunu beklerdim zaten. Gri deseydiniz de hayatta inanmazdım.
Hayatta gri olmam. Ben duyguları rengârenk olan bir insanım.

Sanatınızda starsınız ama yaşantınız çok mütevazı. Bu bir seçim mi?
Starlık sahnede yaptığım şey. Normal yaşantımda star gibi davranmam. Bu kadar antipatik bir görüntü düşünemiyorum. Bu geçici yaldıza inanma aptallığı gibidir. Bir ortama girdiğim zaman ben olduğum için hoşlanmalarını isterim. Ünlü bir insan olduğum için değil. Bazı ünlü arkadaşların yanında korumalar görüyorum. Halk için bir şey yapıyorsun, halktan korunuyorsun. Bu nasıl bir şey ben anlayamıyorum yani. Bizim ülkemiz tehlikeli değil ki. Amerika, başka bir şeydir. O bir paketlemedir, her şeyi oraya uyarlamanız gerekmiyor. Şahsen, sahnede şarkı söylerken, sağımda solumda koruma bekletmiyorum. ‘Git güzel kardeşim, sen de izle konseri’ derim.

39 yılı aşkın süren müzik yolculuğunuzu nasıl özetlersiniz?
Hayatımda her zaman kendi beğendiğim şarkıları söyledim. Herkes beğenir beğenmez ayrı mesele ama en büyük lüksüm buydu. "Ay tutmaz" derlerdi. "Kime ne? Ben tutuyorum zaten" derdim.

Şen şakrak, bol kahkahalı gördük sizi hep. O kahkahaların alt metninde neler var?
Gizlenme var. Aslında yaptığım makyaj, giydiğim elbise de kendimi gizlemek adına. Yani o fotoğrafı onun için bozmuyorum. Gerçek yüzümle çok yakınlarım karşılaştı. İşte evladım ve rahmetli anacığım gibi…

BENİ VURDUMDUYMAZ ZANNETTİLER

“Beni kırmamaları için neşeden daha farklı bir mekanizma geliştirebilirdim. O neşeyle güçlü olurum zannediyordum” diyorsunuz. Neydi sizi bu kadar üzen ya da neler sizi üzmeye yeter?
Çünkü onun gerçek gibi algılanıp, hafife alındığını fark ettim bir dönem. Beni bir kısım insan vurdum duymaz zannetti. Benim zamanında yürüyemeyerek, 7 ay yatmış olmam şükür duası gibidir. Bütün hareketlerim, bütün davranışlarım eğer bir sıkıntı varsa etrafımda, bunu tedavi etmek üzerinedir. Bilmiyorum ya elimde değil, bunu misyon edinmişim.

Hayatınıza giren erkeklere enerji kattınız bana göre. Üzdüler mi sizi? Hak etmediğiniz çok şeyler olmuştur hayatınızda.
Tabii ki çok üzüldüm. Hak ettiğim çok az şey oldu diyebilirim. Çünkü; çalışmamı, azmimi, dur durak bilmeden üretmeye uğraşmamı ne yazık ki ülkenin şartları dolayısıyla da genç kızken sırtıma kambur gibi yüklediler. Şimdi  olgun yaşlara gelince kıdemimin tadına varıyorum.

Mutlu aşk var mı?
Vardır tabii. Sadece sürekli mutluluk yoktur. İnsanlar buna alışmalı. Yani bir gün gri, bir gün kırmızı, bir gün kara, pembe hayatın bütün yüzlerine hazırlıklı olmak lazım. Yani ben hep pembe yaşayacağım diye bir hayal dünyası olamaz ama sen kendi kendini onu pembeye boyamaya alıştırabilirsin.

MS’İ MORALLE YENDİ

MS hastalığını yenen birisiniz...
Şöyle söyleyeyim; demek ki yenilebilir, insan hastalığı bazen kendi çağırır.

Kaç yaşındaydınız o zamanlar?
17 yaşındaydım.  14 yaşında sahneye çıktığım için bu 3 senede çok biriktirmiş ve kimseye bir şey söyleyememiştim, ve o bir yerden MS olarak çıktı. O zaman adını bile bilmiyordum, teşhis konulamamıştı. Benim bu hastalıkla ilgili hiç bilgim yoktu. Ondan sonra çok tıp kitapları okudum. Sağlıkla çok ilgilendim. Bir daha hastalanmamak için sağlığıma çok dikkat ettim. Sigara ve içki içmem. Gece geç vakte kalmam, geç kaldımsa ertesi gün hemen onu telafi etmeye çalışırım.  Sade ve temiz bir yaşam biçimini benimsemiş biriyim.

Çok genç yakalanmışsınız bu hastalığa. Neler oldu anlatır mısınız?
MS enteresan bir hastalık. Küçük beyindeki duygusal kesenin fazla dolması ve hormonların sinir uçlarının kısa devre yapıp kontak atmasıyla oluşuyor.  O yüzden vücudunuzun belli uzuvları hareket edemiyor. Bekliyorsunuz, yürüyemiyorsunuz, acı çekiyorsunuz. Belki ben bu hastalığın ciddiyetini bilseydim 8 ay gibi kısa bir sürede atlatamazdım. Burada, kendini çok dinlememek, işin çok dibine gitmeden yenmeliyi mi aşılamak lazım. 8 ay hiç kalkamadım yerimden.  Sonra bir adım, iki adım derken yavaş yavaş adım atmaya başladım. Eski Türk filmleri gibi. Ondan sonra izin vermedim böyle bir şey olmasına.

Az önce çok önemli bir şey söylediniz bana göre. ‘Hastalığın o kadar da önemli olduğunu bilmemem bana iyileşme kapısı açtı’ dediniz. Demek ki aslında her şey moralde gizli.
Evet, tabii ki. O içimdeki duyguları konuşarak boşalttım. Anneme sarıldım, anneme gizlediğim bütün sıkıntılarımı anlattım. Onlar hafifletti, tabii öyle biriktir biriktir nereye kadar.  Bir de vitamin desteği çok önemli oldu. Doktorumun babacanlığı beni inandırdı. Bana, "Çok küçüksün teslim olamazsın. Daha önünde koskocaman yaşam var" dedi. Çok enteresan gidip baston alacak paramız kalmamıştı. Evde yatak altında bulduğum tahtaya dayanarak yürüdüm. Bu ilk adımlarım benim için çok kıymetli, onlar beni ben yaptı. Onlar bana hayatta şan şöhret, ıvır zıvır gibi şeylerin önemsiz olduğunu önce insanın sağlıklı     olması gerektiğini öğretti.

İLAÇTAN UZAK DURURUM

Ya daha sonra?
Hâlâ devam ediyor. Eğer bünyem zayıf düşerse bir günlük iki günlük durmalarım var.  Hemen ardından da sakinleşip kendimi toplamalarım var.

İlaç mı kullanıyorsunuz?
Hayır, ben ilaçlardan uzak dururum. Beslenme, uyku ve doğal aldığım vitaminlerle kurtarıyorum.

Serdar Ortaç’a MS teşhisi koyulduğunu duyduğunuzda ne hissettiniz?
Hemen aradım. Çok fazla yaralandığını hissettim. Bir de evlendi ve mutluluğu yakaladı gibi görünüyor  ya inşallah öyledir. Bir de böyle zamanlarda çıkar, gevşediği zamanlarda.

Limana giriyorsun, limanda gevşediğin an bu çıkıyor ortaya. Çok acı… MS artık birçok kişide görülüyor maalesef. Bu nedenle anlattıklarınız başkalarına da örnek olabilir.
Tıp çok ilerledi. Bu konuda Türkiye’de dernekler kuruldu. Birkaç kişiye ben yardım ettim, moral verdim.

Hayata ciddi bakarken aslında sağlığın daha da ön planda olması gerektiğinin fazlasıyla bilincindesiniz.
Eğer yaşıyorsam  hak ettiğim gibi yaşamalıyım. Çünkü yaşam bize verilmiş en büyük hediye. Ben bir de ilâve hediyeyle sesimle gelmişim, Allah'a binlerce şükür. Buna şükretmem ve layığıyla davranmam gerekir. Yok, o zaman günah yazılır haneme diye düşünüyorum. Onun için kadın sağlığıyla uğraştım yıllarca.  Çünkü sağlıklı anneler sağlıklı çocuklar yetiştirir. Anne olmak çok zor, dünyanın en kıymetli ve en zor görevi. Bir daha hiç deliksiz uyumadım ki bunu en iyi sen anlarsın. Tedavi gördüm bir ara. Sürekli okulu arıyordum. Sonra doktor "Böyle yapa yapa çağırırsın" dedi, öyle korkuttu beni.

ARŞİVLİK ALBÜM HAFTAYA

Konserle devam değil mi?
Evet, konserler, Timur Selçuk’la devam ediyor. Şimdi ise ayın 27’sinde, İstanbul Açık Hava Tiyatrosu’ndayız. İstanbullu izleyicilerle 2. defa buluşacağız; beklerim.

Önümüzdeki hafta 'Nükhet Duru Sahnede’  albümünüz çıkıyor. Albümü anlatır mısınız?
2005 yılında AKM'de Surp Vartanant ve Feriköy İlkokulu Korosu'yla birlikte Cenk Taşkan bestelerinden oluşan klasiklerimi yorumladığım konser kaydımın basılmasını istiyordum. Türkiye'de konser kaydının çok yayınlanmadığını düşünürsek ve üstelik çok iyi bir kayıtla yapılmış bir konser kaydımın yayınlanması müzik dünyamız açısından önemli bir olay bence. 'Nükhet Duru Sahnede' bir haftaya kadar tüm müzik marketlerde ve digital platformlarda olacak. Konserimi evlerinize getirmiş olacağım bu albümümle. Bu albüm, hayranlarım için ğerçekten arşivlik bir önem taşıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder