
Yeni bir albüm beklerken Nükhet Duru'dan iki şarkılık single haberinin gelmesi, dinleyicisini biraz şaşırttı ama Duru sürpriz yapmış, önce 'İlk İki'yi dinleyicisi ile buluşturmuştu. Her zaman neşesi, kahkahası ve pozitifliği ile akıllarda yer eden sanatçı ile Fulya'da bulunan 'New Cat by Nükhet Duru' adlı mağazasında buluştuk. Duru'nun sık sık uzaklara dalan gözlerine bir duruluk gelmiş... Sebebi, röportajın içinde...
-Niye bir albüm değil de single yaptınız?
-Şimdi böyle bir moda varken ben de uyayım istedim. (gülüyor) 45'lik dönemine geri döndük gibi... Aslında bir albüm hazırladık ama yaz rehaveti öncesinde bu kadar kıymetli bir repertuvar karambole gitmesin istedik. Önden iki şarkıyı verme kararı aldık.
*Single'da yer alan iki şarkı var, ikisi de Mete Özgencil'in. Albümün tamamında birlikte mi çalıştınız?
-Evet, sadece Mete Özgencil ile çalıştım. Belki yaz içinde ani bir şey olur, son anda bir şey katabiliriz ama bu albümün genel özelliği, Mete projesi olması. Şarkıların içinde görünmeyen, ince bağlar var. Ancak zaman içinde albüm dinlendikçe, tortusu çökünce o ince çizgi belli olacak. *Uzun zamandır yeni şarkılar yapmıyordunuz...
-Evet, ama buradaki şarkıların tamamı yeni. Bu albüm için şunun farkındayım: Dinleyicinin tam benden duymak istediği gibi bir repertuvar oldu. Nükhet Duru deyince, aklımıza böyle şarkılar geliyor zaten.
ÖZENTİ KLİPLERDEN YORULDUM
*Albüme 'İlk İki' adını vermişsiniz. Bu ilk iki şarkıyı neye göre seçtiniz?
-'Beni Sil Beni Geç' başlangıç şarkısıydı albümün, ama diğerine ben karar vermedim. 'Hayat'ı ekibim istedi. Çok lezzetli, keyifli, içinde tatlı bir ironisi olan bir şarkı. Bir yüzleşme gibi aslında. O ironi, o yüzden çok hoşuma gidiyor. Klibi de Mete Özgencil çekti. Çok sade, şarkının önüne geçmeyen bir klip oldu. Zaten ben pek çok şarkıyı kliple izlediğimde anlamıyorum. Kliplerin içindeki acayip özentilerden çok yoruluyorum. Bir şeye bakarken şarkı kaçıyor. Sonra o şarkıyı radyodan dinleyince 'a ne güzel şarkıymış' diyorum. Müzikten ziyade sözler önemliydi sizin için. *Bu tavrınızı bu albümde de sürdürdünüz mü?
-'Beni Sil' için şarkı şiirsel olsun, edebiyat koksun diye özel bir çaba da yok. Çabasız bir güzelliği var bu sözlerin. O yüzden hoşuma gidiyor. Ama tabii yine o bilinen portrem gibi olmak durumundayım. Bir de, belki de hayatımın en hüzünlü baharını yaşıyorum. Her bahar kıpır kıpır olurum ama bu bahar böyleyim...
*Neden?
-Çeşitli etkenler var böyle olmam için ama ben yaşadığım sıkıntıları konuşmam; anlatamam. *Annenizin Alzheimer rahatsızlığı ile ilgili olabilir mi hüznünüz?
-Öyledir belki de... Anneciğimin rahatsızlığından ötürü herhalde, kahkahayı şöyle bir fırlatamıyorum.
*Annenizle birlikte mi yaşıyorsunuz?
-Evet, ikinci bir bebeklik evresinde şimdi. Çok esprili bir anne şu anda. Beni, annesi zannediyor. Tabii, travmalar yaşayabiliyoruz. Belki de bu hüznün üstüme tortu gibi çökmesinin nedeni bu. Annem sanat dünyasında çok rastlanılan bir model değil. Tamamen kendi yaşamını kurmuş, güzel, kültürlü, esprili, sosyal, dünyayı üç kere gezmiş bir kadın ve öyle bir kadının yardım almadan yürüyemediğini, gözlerinin eridiğini görmek çok can acıtıyor (ağlıyor)...
'MİŞ'GİBİ YAPMAK YORDU
*Ne kadar zamandır böyle hüzünlüsünüz?
-Yedi-sekiz aydır sürüyor. Galiba ben artık 'çok neşeliymiş gibi' yapıp, insanlara bulaştırmaya çalışmaktan yoruldum... Kendime dönmek istemiş olabilirim. Neşeli olmanın birinci yolu 'öyleymiş gibi' yapmakmış çünkü 'öyle' yapınca bir süre sonra gerçekten neşeleniyorsun. İyimserliğimi kaybetmedim ama neşemin fışkıran bir yeri yok artık.
*Hayatınızda özel birinin olmamasının da etkisi olabilir mi bu ruh hali üzerinde? Belki aşk konusu neşenizi yerine getirir?
-Bilmiyorum, o da olsa hüzünlü bir aşk mı olur acaba? Hiçbir şeyin önünden konuşmak akıllıca değil ama aşık olunca insanın çocuklaştığı, doğru düşünemediği de bir gerçek. Kendini emniyette hissetme, sevdiğini sevildiğini hissetme duygusu... İnsanlar her ne kadar koşulsuz sevgiden bahsetseler de, gönül sevildiğini bilmeyi arzu ediyor tabii.
TV'DE KENDİMİ İSPAT ETTİM
*Oğlunuz Cem 20 yaşına geldi. Artık size, kıyafetlerinize eskisi gibi karışmıyormuş doğru mu?
-Çocuk, ergenlik yaşında her şeye muhalif oluyor. Sevsen azarlar, sevmesen azarlar durumundan geçtiğimiz için artık, rahat ettim. O bile diyor şimdi, "Anne sen bana nasıl tahammül etmişsin" diye. Doğru, karışmıyor artık bir şeyime...
*Önceki hafta yeniden TV programı ile ekranlara döndünüz. Kendinizi TV'de başarılı buluyor musunuz?
-Şimdi haftada bir gün program yapıyorum. Kuşak program yaptım, tutuldu, sevildi ama o, benim işim değil. Virtuözitemi gösterebileceğim bir iş olsun istedim. Pazar günleri haber öncesi bütün saygın ve gerçek sanatçıları TV8'de ağırlıyorum. İki saat boyunca bütün konseptin ve idarenin bende olduğu bir program. İlk defa kontrolün bu kadar bende olduğu bir program yapıyorum ve herhalde bu da benim artık iyi bir televizyoncu olduğumun ispatıdır.
Cenk'in hayatında lazım değilim
*Yıllarca birlikte çalıştığınız, yakın arkadaşınız Cenk Eren sizinle ilgili, "Babamın cenazesine gelmedi" diye sitem dolu bir açıklama yaptı. Ne oldu aranızda, küstünüz mü?
*Yıllarca birlikte çalıştığınız, yakın arkadaşınız Cenk Eren sizinle ilgili, "Babamın cenazesine gelmedi" diye sitem dolu bir açıklama yaptı. Ne oldu aranızda, küstünüz mü?
-Ben Cenk'in hayatında şu anda çok lazım değilim. Lazım olduğum zaman yanındaydım. Yine elini uzatırsa, ben buradayım. Bir şeyleri yanlış algıladı ya da algılamak istedi ama benim için her zaman çok kıymetlidir o. Şu anki yaptığı 'Pavyon' işi ve yaşadığı hayat, içinde bana yer olan, benimsediğim bir şey değil; o yüzden biraz uzaklaştım.
*Babasının cenazesine gitmemiş olmanız sebep değil yani?
-Beni parmak ucu kadar tanıyan insan benden böyle bir çiğlik beklemez herhalde. Vefatının ertesi günü öğlen, Ankara'dan kalkmış cenaze. Benim haberim bile olamadı.
*Hiç suistimal edildiğinizi düşündüğünüz oldu mu?
-Eğer suistimal ediliyorsam, ben fırsat vermişimdir! Bu kadar net özeleştiri yapabilir bir insan... Çok kişiye fırsat verdim evet, ama bunlar da beni çok tecrübeli, çok dingin ve kolay kolay da etkilenmeyen biri haline getirdi. Hiçbir şeyden çok kolay etkilenmiyorum artık ve artık hiçbir şeye şaşırmıyorum!
Emoş burada zıp zıp zıplıyor
*Butiğiniz, New Cat by Nükhet Duru'daki tasarımlar size mi ait?
*Butiğiniz, New Cat by Nükhet Duru'daki tasarımlar size mi ait?
-Evet, ama ekibim de var tabii. Bir de burada sadece kıyafet, tasarım değil; dekorasyon da yapılıyor. Türkan Şoray ve Emel Sayın da sizden giyiniyormuş.
*Pahalı mı sizden giyinmek?
-Demin atölyede Türkan'ın (Şoray) tuniğini yapıyordum. "Ay ben bunu nasıl giyeceğim" diyor. Emoş da (Emel Sayın) buraya geldiği zaman zıp zıp zıplıyor. En büyük özelliğimiz tamamen doğal, organik kumaşlardan üretim yapıyoruz. Saf pamuklu kumaşlar ve ketenler kullanıyoruz. Sokağa çıkarsın uygun fiyatlı güzel bir şey bulmazsın ama buraya giren herkes kendine uygun günlük ya da abiye bir şeyler buluyor. Şöyle söyleyeyim, özel tasarım bir gece kıyafeti olmadıktan sonra en pahalısı 350 TL.
*Durushop.com'da da satış yapıyorsunuz...
-Durushop.com, internet üzerinden satış olanakları sağlayan sanal bir market. Burada, benim onayımdan geçmiş ürünler satılıyor. Buralardan elde edilen gelirin bir kısımını TED'e (Türkiye Eğitim Derneği) aktarıyorum. '10 Bin Meşale' kampanyasına destek veriyorum. TED, 1928'de Atatürk'ün arzusuyla kurulmuş ilk sivil toplum örgütü. Bu büyük, köklü kurumun çorbasına tuz koymak bana gurur verdi. İbadetin böyle de olduğunu düşünüyorum ben.
İpek Durkal - Sabah Gazetesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder