2 Mayıs 2010 Pazar

Ya kendinden vazgeçeceksin ya seni hırpalayan vefasızdan


Nükhet Duru 'İlk 2' adıyla geçtiğimiz hafta iki parçalık bir albüm yayınladı. Albümün tamamını sonbaharda çıkaracak olan Nükhet Duru'yla yeni albümünü, 'erkeklerin yüzde 60'ı eşcinseldir' meselesini, gençken giriştiği intihar teşebbüsünü konuştuk.
*Albümün hikayesini anlatır mısınız? Niye 'İlk 2'?
-Başlangıç yıllarımıza döndük galiba. O zamanlar da iki tane 45'lik çıkarırdık. Sonra o şarkıların satışına ve sevilmesine göre de izleyeceğimiz yolu görür, albümü onun üstüne kurardık. Şimdi yaratacağı sinerjiyi ölçmek adına bu albümü çıkardık. Bu çok hoşuma gitti. Çünkü bir albümün tamamını kavramak artık insanlar için zor. O kadar telaşları var ki. İnsanların buna vakti yok. Ama 'İlk 2'yle biz ne yapmak üzere olduğumuzun aşağı yukarı bir rengini belli ettik. İyi bir repertuar oldu.
*Nasıl tepkiler geliyor?
-Bir hafta olmadı daha çıkalı ama insanlar mutlu oldu. Sanal alemde, Youtube'da izlenen en fazla 10 klipten biri olmasına şaşırıyorum bazen. Galiba benden istedikleri şeyi yakaladılar. Yıllardır seven izleyicilerim bildikleri Nükhet Duru'yu istiyor. Bir anda geri dönüşleri o kadar mutluluk verici oldu ki, şimdi rahatım. Çünkü insan sevdiklerini ve kendini sevenlerini mutlu edince huzur duyuyor.
*Albümün tamamı ne zaman çıkıyor?
-Sonbahara çıkacak. Çünkü yaz mevsiminde insanlar oradan oraya gidiyor ve konsantrasyon başka şeylere kayıyor. İyi albüm yerine oturur, sorun değil ama bu iki şarkıyla gerçekten beni sevenlere geri döndüğümü anlatmak istedim. Zaten repertuara çok güveniyorum.
*'Hayat' adlı şarkınızda 'Sevseydim silerdim seni' sözleri hoşuma gitti.
-Keşke herkes kendisine kötü gelen ilişkileri hayatından çıkarabilme kararını kolaylıkla verebilse ve sadeleşebilse... Ya vazgeçenler kazanıyor ya vazgeçmeyenler. Ya kendinden vazgeçeceksin ya seni hırpalayan, seni sen gibi kollamayan vefasızdan.
*Siz hayatınızdan kolaylıkla birilerini çıkarabilir misiniz?
-Uf, çok uzun sürer. Doluya koyarım, boşa koyarım. İnsan harcamaya çok müsait değilim ama sildim mi de tam silerim. Bir daha geri dönüşü de olmaz.
BENİM DE DERTLERİM VAR
*Şen şakrak, bol kahkahalı görünen Nükhet Duru aslında nasıl biridir?
-İnsanların neşemle, şen şakrak kahkahalarımla ilgili gözlemleri hep sahnedeyken oldu. Oraya şov yapmaya ve oluşturduğum kimliği oynamaya çıkıyorum. İnsanların eğlenmesi, mutlu olması aynı zamanda da sanat böyle yapılır demeleri için büyük gayret sarf ediyorum. Bana öyle bir davranmaya başladılar ki sanki ben 'vurdumduymaz kör Ayvaz'ın torunuyum'. 'Aman ne olacak ki hallediverirsin, iki kahkaha atarsın, biter' diyorlar.
*Böyle olabilir mi bir insan?
-Benim de üzüntülerim, sıkıntılarım, yalnızlıklarım, dertlendiğim oluyor.
*Sıkıntılar, dertler paylaşılınca azalır derler ya, siz derdinizi birileriyle paylaşır mısınız?
-Her şeyi kendi içimde halletmeye çalıştım. Bu saatten sonra da nasıl değişeyim? Uzun uzun düşünerek, neyin neden olduğunu anlayarak genellikle de kendimi hatalı bularak meselelerin içinden çıkarım. İnsanın başına ne geliyorsa buna kendisi izin veriyor. Yaşadığım bütün kırgınlıklara ben izin verdim. Korunmasız kaldım. Beni kırmamaları için neşeden daha farklı bir mekanizma geliştirebilirdim. O neşeyle güçlü olurum zannediyordum.
*'Her bahar ve yaz mevsiminde kıpır kıpır olurum' demişsiniz, ya bu bahar nasılsınız?
-Herhalde bu kez kendimi süzdüğüm bir bahar yaşıyorum. Mete'yle (Özgencil) çok fazla vakit geçirince düşünmekten kaçtığım bazı şeyleri düşünmek durumunda kaldım galiba.
*Neydi o yüzleştikleriniz?
-Önce beni döktü sonra da şarkıların sözlerini yazdı zaten. Kendini çok güzel kandırabilen biriyim. Bu kandırma oyunları beni bugünlere kadar getirebildi ama kandırmak da bir yere kadarmış. Bir yerde yolun bir dönemeci var. Mete bana 'Sen üzüntülü görünmekten utanıyorsun, utanma. Bir dönem çok üzülmüşsün, belli etmemek için öyle bir şeyin arkasına saklanmışsın ki bu da insanın sinirini bozuyor, bir insan öyle olamaz' dedi. Hak verdim ona ve bu düşünce beni çok rahatlattı. Bütün sanat yaşamım boyunca ağlayan bir resmim olmadığını fark ettim mesela.
HIRPALANMIŞ BİR ÇOCUKTUM
*Gençken intihar girişiminde bulunmuşsunuz o günlerden bugüne gelmek de büyük başarı. Ruhunuzu nasıl tamir ettiniz?
-İşte bu sözünü ettiğim küçük kandırma oyunlarıyla. 13 yaşında intihar ettim, 17 yaşına felç geçirdim, diyaliz makinesine bağlanmanın ucundan döndüm. Bunların arızalarını bedenime de çok iyi bakarak, çok iyi beslenerek, yaşamımı çok düzenli kılarak tamir ettim.
*Sizi bu yaşamdan vazgeçirecek kadar güçlü olan duygu neydi?
-Terk edildim duygusuydu. Anne, baba ayrılığında çok hırpalanmış bir çocuktum. Kimim kimsem yok, ben ne olacağım duygusu vardı. Çok kötü şeyler yaşayacağıma, erkenden gideyim diye düşünmüştüm. Kibrit çöplerini bir suya koyup içmiştim.
*Ailenize ceza vermek istemişsiniz demek, sonradan ailenizin davranışlarında bir iyileşme olmadı mı?
-Onlar bir türlü fark edemediler yaşattıklarını ama hiç kızmadım. İçlerinden belki düşünmüşlerdir. Birbirlerine fikslenmişlerdi. Ben zaten kaza çocuğuyum. Onların yaşadığı çok debdebeli, çok tutkulu bir aşktı. Hiçbir şey görecek halleri yoktu. Tam devlerin aşkı diye bir şey vardır ya, hem savaşır hem sevişir... Onlar öyleydi. Yenildikçe birbirlerine, güreşe doymuyorlardı.
ERKEKLER SAFTİRİK YARATIKLARDIR
*'En çok mutsuz kadınların kalplerini tamir etmeyi istiyorum' demişsiniz, kadınlar en çok ne zaman mutsuz oluyorlar?
-Her kadın biricik ve sevdiği erkeğin gözünde vazgeçilmeyen olmak istiyor. Erkekler bir kadını mutlu ettikçe aslında erkek olabileceklerinin bilincinde değiller. Bir kadını hırpaladıkça erkek olduklarını zannediyorlar. Mutlu bir kadın dünyayı güzelleştirir. Mutlu bir kadının dayanamayacağı zorluk yoktur. Sevildiğini tam tamına hisseden bir kadının yaratmayacağı bir güzellik yoktur.
*'Her erkek kandırılır' da demişsiniz, hepsi mi böyle erkeklerin?
-İşte hemcinslerime bunu anlatmaya çalışıyorum. Benimki sadıktır, aldatmaz diye havaya girenler oluyor. Yok, öyle bir şey! Erkekler müsaittir. Kadın kandırılmaz, kadın istiyorsa olur. Erkek saftirik bir yaratık. Bir kadının ona bakmasından heyecan duyar. İstisnalar vardır tabii ama bir kere adamın gözünü içine bak, bitti. Belki de naif yaratıklar.
Reklam için erkeklerin çoğu eşcinseldir demedim
*'Erkeklerin yüzde 60'ı eşcinseldir' demeniz üzerine birileri 'Albüm için reklam yaptı' derken birileri de 'Az bile söylemiş' dedi. Reklam mıydı?
-Bazı gerçekler var. Belki dile getirilmiyor ama herkes biliyor. Albüm için reklam yapmak aklıma bile gelmedi. Başka türlü bir şey de söyleyebilirdim. Erkekler feminen davranışlarıyla güçsüzlüklerinden dolayı kadını hırpalıyorlar. İlle de üçüncü cins çoğalıyor diye telaş yapan biri değilim. En yakın arkadaşlarım ve beni en seven onlar. Ayrıca 'Vallahi yanılıyor, ben hiç rastlamadım' diyecek biri var mı bu lafa? Yok yani... Aslında sohbet esnasında espri yaparken ortaya çıkan bir şeydi, çarpıtıldı.
*Söylediğiniz çok da yanlış değil. Biz de kadın arkadaşlarla 'Erkek kalmadı. Ya evliler ya da eşcinseller' diye konuşuyoruz...
-Nereye gitsem 'Aşk yok mu, yine mi yalnızsınız?' deniyor. Sanki mecburmuşum gibi... Yaşıma uygun olanlar 20'liklerin peşinde koşuyor. Genç olanlar bizi istiyor, o da bize uymuyor. Varsa seçenek söyleyin. Eskiye de dönecek halim yok. Bir kısmı da evli.
SİBEL ATEŞ YENGİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder