29 Aralık 2011 Perşembe

Gece Saat 12, Yıl 2006

 2006

NÜKHET DURU, SANAT DALININ SON DURUMUNU DOBRA DOBRA DEĞERLENDİRDİ

Müzikte de, kötüler iyilerin önünü kesiyor

Ümitsiz değilim ama zaman kaybedişimize üzülmüyor da değilim. Kendi adıma hiçbir zaman rahatsızlık duymadım. Çünkü bizler birkaç kişiyiz ki, demirbaş eşya konumuna geçtik artık… İyi olan her zaman kalır.


RÖPORTAJ: MÜJGAN KULLE

Bilim dünyası genç kalmanın sırlarını keşfetmek için bin bir çaba harcarken, bunun formülünü bulmuş gibi görünen bir konuğumuz var bu hafta: Nükhet Duru… Onu hepimiz eşsiz yorumu, neşeli tavırları, kendi deyimiyle “kıpır kıpır, fıkır fıkır” halleri ve tabii ki o çok konuşulan zamana meydan okuyuşuyla tanıyoruz… Beş yıl aradan sonra çıkardığı yeni albümü “Gece Saat On İki” ile müzik dünyasına yeniden “merhaba” diyen Nükhet Duru, “henüz bebek” dediği albümünü, hiç bilmediğiniz yönleri, moda, alışveriş ve tabii ki genç kalmanın sırları konusundaki sorularımızı yanıtladı:

* “Gece Saat On İki” gerek soundu gerekse de şarkı sözleriyle bomba gibi bir albüm olmuş. Hayırlı olsun…
- Çok teşekkür ederim…


ÇOK ÇALIŞTIK

* “Henüz bebek” diye tanımladığınız albüm, Nükhet Duru’ya yaramış gibi görünüyor. Daha da gençleştirip güzelleştirmiş sizi…
- Teşekkür ediyorum… Türk Pop müziğine yeniden bir soluk getirebilmek ve Türkiyeli ama dünya sounduyla birleşmiş bir sentezi sunabilmek açısından beni çok mutlu eden bir albüm. Bunun yanı sıra şarkılarımın birbiri arkasına gelişi bir senaryo dahilinde ve aynı zamanda tonları, düzenleme geçişleri üzerinde çok çalışılmış, çok uğraşılmış, çok düşünce dökülmüş bir yapıt. Ayrıca ses rengi belirgin bir solist olarak hiç kimsenin burada Nükhet var mı yok mu diyemeyeceği kadar net bir Nükhet Duru yorumu da içeriyor. Çünkü ben bu konuda yıllarca bir görev bilinci içinde çalıştım. Genç arkadaşlarıma örnek teşkil edebilmek için şarkı söyleme şahsiyetinin altını çizdim.


COŞKUNUN İZİ

Bir insanın sesini ve kelimeleri kullanışını, rengini anlayabiliyorsanız o başarılı bir yorumcudur. Ne yazık ki günümüzde herkes birbirine benzer ve birbirinin aynısıymış gibi şarkıları belli sloganlar ve tekerlemelerle sunuyor. Bu yüzden de seyirci/dinleyici gerçek bir albümün varlığına inanmadıkça albümlere elini uzatmıyor. Korsan, ortamı daha müsait buluyor. İler tutar bir albüm yapıldığından ve 5,5 yıl aradan sonra içimdeki coşkuyu, insan sevgisini tam olarak yansıttığımdan çok mutluyum.


60 ŞARKIDAN

* Albümünüzde Leman Sam’ın yorumuyla hatırlayacağımız “Hey Yıllar”, Seyyal Taner’in yorumladığı “Gülme Komşuna” ve Kibariye’nin yorumu ile tanıdığımız “İyimserim” de yer alıyor… Neden bu parçalar? Sizin için özel bir anlam taşıyorlar mı?
- Albümün repertuvarı oluşurken gelen ve seçmek için ayırdığımız neredeyse 60 tane şarkının içinden, birbirine en uyumlu olanlar bunlardı. Buna ilaveten “gülme komşuna gelir başına” adlı eser bir Çiğdem Talu-Melih Kibar eseridir, Seyyal Taner’den tanıyıp sevmiştik. Geçen sene yapılan, Melih Kibar ve Çiğdem Talu’yu anma konserinde, sahnede söylerken şarkıyı çok sevdiğimi ve çok zevk aldığımı hissettim ve söylemek istedim. O benim özel arzumdu. “Kimbilir” ise solganıyla, Nükhet Duru karakterinin özeti gibi. Yani “iyimserim içim ağlasa da gülümserim” diyor ve de uç noktada bir şarkı, Nükhet Duru ile beraber düşünülemez zannedilirken düzenleme özelliğiyle ne kadar Nükhet Duru’ya oturduğunu dinleyenlerden aldığımız geri dönüşlerle görüyoruz. Bu yüzden mutluyum. “Hey Yıllar”a gelince Zeynep Talu bu şarkıyı önerdi. “Hey yıllar yenilmedim size, hala aynı sevgi aynı duygu ile aynı şeyleri arıyorum, hatta hataları bile aynı yerlerde yapıyorum, derken sanki seni düşünmüşüm bunu bir daha söylemek ister misin?” dedi. Leman Sam hem sevdiğim hem saydığım bir sanatçı olduğundan mutlulukla yeniden o şarkıyı günümüzün sounduyla seslendirmeyi kabul ettim.


ÖZEL ŞARKI

* Albümünüzün çıkış parçası Mustafa Sandal bestesi olan ve sözlerini Fuad Abdullah’ın yazdığı “Şarap Gibi” isimli bir dans parçası… Sizle özdeşleşen bu benzetmenin, böyle bir parçayla ve sizin yorumunuzla hayat bulmasına ne diyorsunuz?
- “Allah” diyorum tabii ne diyeceğim. (Gülüyor) Şaka bir yana, yani o kadar çok söyleniyordu ki bu söz hatta bazen diyorum ki, yaratıcılığınızı kullanın başka bir benzetme de yapabilirsiniz, sıkıldım artık aynı şeyden derken, Fuad Abdullah son noktayı koydu. “Sizi zaman seviyor” dedi ve şarabı nasıl seviyorsa aynı tatta, aynı kalitede, en iyi rekoltedeki üzümlerden yapılmış şarap olduğunuzdan dolayı zaman seviyor” dedi ve ben de “Bunu nasıl kabul etmeyeyim yani bu söylemle, çok teşekkür ederim” dedim, sineye çektim.

* Albümdeki parçaların hepsi birbirinden iddialı ve anlamlı… Peki içlerinden hangisi Nükhet Duru’nun şu anki duygularını anlatıyor?
- Albüm Nükhet Duru’nun tek yönde bir duygusu olmayacağından, çeşitli renkleri olduğundan bütünüyle şu an içinde bulunduğu duyguları yansıtıyor. Çünkü bir gün hüzünlü oluyorum, bir gün neşeli, bir gün çocuksu, bir gün anaç, bir gün vamp… Ben de durduramıyorum bu kadınları…


KEŞKESİ YOK

* Sonuçtan memnun musunuz? “Keşke şunu şöyle yapsaydık” dedirten bir konu var mı?
- Hayatta değil ama genelde albümlerde keşke şu şöyle olsaydı, keşke bu böyle olmasaydı dediğim çok olmuştu. İlk defa bu albümde keşke lafıyla başlayan bir cümlem yok.(gülüyor)

* Keloğlan Kara Prense Karşı adlı sinema filminde oldukça başarılıydınız… Yeni projelere açık mısınız?
- Tabii sık sık görüyorsunuz zaten, en son iddialı bir sinema filminde “Keloğlan kara prense karşı”da oynadım. Ancak, sebebi olduğunda kabul ettiğim şeyler bunlar, yani çok enteresan bir dizi projesi olursa kabul edebilirim. Sebepsiz yere sırf adımı kullanmak veya dizinin getireceği nakiti kullanmak üzere böyle bir şey yapmak istemem. Bana yakışacak şeyleri giymeyi seviyorum, tabii neden olmasın doğru proje olursa ama benim idealim aslında müzik programı yapmak.


Müzikte de kötüler iyilerin önüne kesiyor

* Müzik dünyasında kalıcı olmayı başaran ender sanatçılarımızdan birisiniz… Kalıcı olmak ve başarı elde etmek için sizce neler yapılmalı?
- Öncelikle istikrarlı olmak, sonra koyduğu ilkelere herkesten önce kendisinin uyması, yürüdüğü yolu ara ara virajlar almadan doğru biçimde kat etmesi, emek vermesi, altyapıyı zenginleştirmesi, her gün yeni bir şey icat edilen müzik dünyasını yakından takip etmesi, dünyalı gibi düşünmesi, küçük pazarda iş yapıyor olsak bile, büyük pazara üretim yapıyormuş gibi ileride bırakacağı belgeleri düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Bunlar ilk etapta çok zor gelebilir ama hepsi birbiriyle senkronize edilebilecek şeyler ve hepsi birbiriyle bağlantılı. Yeter ki insan iyi niyetli ve gelişmeye açık olsun.

* Müzik dünyasının şu anki durumu için neler söyleyeceksiniz? Malum her gün yeni bir şarkıcı ile tanışıyoruz?
- Pek bir şey fark etmiyor, ha tanışıyoruz ha tanışmıyoruz. Yarın bulamıyoruz onları yerlerinde çünkü. İyi olan her zaman kalır. Ümitsiz değilim ancak tabii kötüler iyilerin önünü kesiyor ve zaman kaybettiriyor diye de üzülmüyorum da diyemem. Kendi adıma hiçbir zaman rahatsızlık duymadım. Çünkü bizler birkaç kişiyiz ki, demirbaş eşya konumuna geçtik artık. Yapsam da yapmasam da ne daha az Nükhet Duru, ne daha fazla Nükhet Duru olurum. Ancak bu benim heyecanlarımın yok olduğu anlamında zannedilmemeli. Yeni bir şey yapmak, yeni bir şey aramak, bulmak için çok büyük heyecan taşıyorum. Ama bunu kariyerimi parlatmak için değil, yapabilmiş olmak için heyecan taşıyorum.


Mankenler taze çerez

* Müzik dünyasına girmek, dinleyiciyle buluşmak bu kadar kolay olmalı mı?
- Onlar için daha zor. Kimseyi rahatsız eden bir durum yok çünkü. Kullanılıyorlar, yani müzik dünyasına girdim zannediyorlar… Gerçek müzisyen olmayan müzik dünyasına giremez. Bir süreliğine kenar süsü yapar, yani tv yayınlarını doldurur, görsel bir malzeme haline gelir. Yani bunu söyleyeyim, manken şarkıcılar diyebilirim. Bunların sesinin iyi olanı hakikaten şans eseri, Allah öyle de bir şey verdiyse kalır, ama gerisi hatırlanmaz bile. Her dönem bir takım çerezler kullanılmıştır.


Eurovision’da 20 yıl gerideyiz

* Eurovision’da yaşadığımız hayal kırıklığını, başarısızlığımızı neye bağlıyorsunuz?
- Ben bunu hayal kırıklığı olarak algılamıyorum aslında. Her sene ipi aynı kişi göğüsler, aynı ülke göğüsler, diye bir şey yok. Bu turistik bir yarışma neticede. Ama daha iyi bir derece alabilir miydik? Alabilirdik… Şarkının üzerinde biraz daha oynanabilirdi. Ama Sibel Tüzün’ün icrası gayet yerindeydi. Pırıl pırıl söyledi. En ufak bir kontrası, en ufak detonesi yoktu. Daha ne olsun.

* Size göre önümüzdeki yıl ülkemizi kim temsil etmeli?
- Ben tabii!… Şaka şaka… Kim isterse o olsun. Bunlar kıstaslara hapsedilmemeli. Yıllar önce Afrika’dan biri “yeke yeke” diye çıktı bütün dünya o şarkıyı sevdi. Öyle bir Türkçe kelimeler yan yana gelebilir, o kadar güzel akıcı bir hece düzeni kurulabilir ki, bunu hem Türkler anlar hem dünyadakiler anlar. Öyle bir hayal gücü çalışır ki, insanların “Türkiye” denince, o bütün medeniyetlerin beşiği olabilmiş ülkenin, o hayallerindeki rengini görmesi sağlanabilir. Bu bir illüzyon, bu bir yaratıcı güç, kullanımı farkı olmalı. Hiçbir şekilde ingilizce mi olsun, İspanyolca mı olsun, efendime söyleyeyim dünyanın ikinci dili olmaya İspanyolca aday, İspanyolca da olabilir. Yarısı Türkçe de olabilir. Bütün dillerden bazı kelimeler de olabilir. Ben zamanında katıldığımda (Dostluğa davet) böyle yapmıştım. Bon Chance, Chauv, Viva, Evet yani o zaman ki yaptığım sentez bugün hala yapılabilmiş değil. Onun birazı Türk ritimleriyle, oryantal ritimleriyle dansla süslenerek.. Birazı yapıldığında Sertap birinci oldu. Ne yazık ki bundan 20 küsur yıl önce söylediğim yerde hala geziyoruz. Ama tam anlamıyla helvayı yapamadık…(Gülüyor)


Nükhet modası: Seksi ve neşeli!

* Biraz da moda… Nükhet Duru’nun modayla arası nasıl?
- Canı istediğinde iyi… Canı istediği zaman dışında, kendi tarzını oluşturabilmiş ender kadınlardanım. Böyle rengarenk, dar ve görkemli kıyafetler deyince akla ben geldiğime göre demek ki bunu oturtmuşum. Canım ne isterse onu giyerim, kendimi içinde mutlu ve rahat hissettiğim ve kendimi ifade edebildiğim kostümleri giymekten hoşlanıyorum.

* Nükhet Duru adıyla özdeşleşen bir giyim tarzınız var aslında… Seksi, iddialı, göz kamaştıran ve farklı..Kıyafetlerinizi kendiniz mi seçiyorsunuz, yoksa özel bir tasarımcınız var mı?
- Çok yeni olarak A46-Tuvana Büyükçınar ile çalışmaya başladım. Ama modelleri imaj danışmanım, o ve ben, benim için üretiyoruz.

* Hangi renkler favoriniz?
- Her renk.


DEKOLTE ŞART

* Giyimde kurallarınız var mıdır?
- Zarafet, aynı zamanda göze hoş gelen bir dekolte.

* Aksesuvar çılgınlığınız olduğunu biliyoruz… En çok hangi parçaları tercih ediyorsunuz?
- Elbisesine göre değişir. Kimi elbise küpe, kimi elbise bilezik, kimi elbise kolye ister. Ama ben bütün aksesuvarları seviyorum, yani parıltılı şeyleri seviyorum.(gülüyor)

* Nükhet Duru’nun tarzını en iyi anlatan iki kelime nedir diye sorsak?
- Seksi ve neşeli.


ALIŞVERİŞ TUTKUSU

* Alışveriş yapmayı sever misiniz?
- Her an yapabilirim, siz parayı gönderin… (Gülüyor)

* Alışverişte sizin için en önemli şey nedir?
- Benim gözümde onun kaç para ettiği… Onların söylediği değil.

* Alışveriş yaparken sizi en çok ne sinirlendirir?
- “Bu size çok yakıştı” deyip yakışmadığını gözümle net olarak gördüğüm bir şeyi satma eğilimi. Net ve açık olsalar sevinirim. “Ay bu size inanılmaz oldu” diye… Yani yapma bana bunu… Ben bunu bilebilecek birikimdeyim. Çok amatör birine bunu yap ama bana yapma…


Zamana meydan okumanın sırrı

* Nükhet Duru denince akla ilk gelen şey güzelliğiniz oluyor.. Hatta “taş gibi kadın” “Yıllanmış şarap” benzetmeleri sizinle özdeşleşti. Güzelliğinizin hep ilk sırada olmasının sizi kızdırdığı oluyor mu?
- Yani bunu bir borç ödeme haline getirirlerse bazen kızıyorum. Ama soyadımı stone (taş) olarak değiştireceğim artık, bunu hiç paraya çevirdiğim görülmedi, sadece iltifat alıyorum. Yani artık birilerinin kafası çalışsa da bir ciddi şekle soksam, diyorum.

* Bir söyleşinizde kendinizi “Pollyanna”ya benzetmişsiniz… Sizce mutluluğun sırrı “Pollyannacılık” oynamak mı?
- Valla benim durumum Pollyanna’yı da aştı. Pollyanna nal topluyor arkamdan…

* Nükhet Duru’nun buzdolabında asla eksik olmayanlar?
- Diyet yoğurt, süt, salata, meyve…


KÜÇÜK SIRLAR

* Yıllarca formunuzu koruyabilen ender sanatçılardansınız. Herkes gibi ben de şu soruyu sormadan geçemeyeceğim: Hem güzel hem sağlıklı kalmak için hangi formülleri uyguluyorsunuz Allah aşkınıza?
- Bu övgü dolu sözleriniz için öncelikle teşekkür ederim. Aslında yaptığım tek şey ruhumla bedenimi paralel tutuyor olmam. Bana göre kendi ile barışık, sevmediği özelliklerinin üzerine değil de beğendiği yerlere dikkat çeken, büyük poposunu dert etmeyip sevmeyi deneyen, iri bulduğu göğüslerini seksi hisseden kadın, 90-60-90 dediklerinden daha seksidir. Kilo vermeyi önce sağlık için sonra görünüm için arzulamalıyız.

* Neler tavsiye edersiniz?
- Daima ölçülü yemek ve egzersiz programı, hareketli yaşam, doğru kiloya getirir. Bir de akşam saatlerinde hafif yemek ve spor… Mesela ben yüksek katlı binalar hariç asansöre binmem. 45 dakika oturdumsa kalkıp yürür, bir şeyler getirir, götürürüm. Oturduğum yerde kaslarımı yoklarım. Sevdiğim şeyleri düşünür, kalbe kan pompalayacak heyecanlar yaratırım.


BOL SEBZE

* Peki tatilde olanlara önerileriniz?
- Öncesinde bol su ve sebzeli bir beslenme. Tatil sırasında sıvı ağırlıklı hafif beslenme, omega 3 destekli besin veya tabletler, şehirde bile yazın nemlendiricilerin belli bir koruma faktörlü olanı kullanılırsa, gerisi Allah’a kalmış…

* Ya yaz makyajı…
- Yaz makyajı olabildiğince güneşin renklerini yansıtmalı. Mutlaka şeffaf ve taze olmalı. Cilt cinsine göre fondöten ve pudra kullanılmalı. Mesela ben çok nadir fondöten kullanırım. Yağlı yapım gereği genelde pudralı ürünler beni dengeliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder