23 Aralık 2011 Cuma

Tek Diva Nükhet Duru


"Diva", büyük kadın şarkıcı, prima donna anlamında kullanılır, seçkin opera şarkıcılarına böyle hitap edilir-miş. Prima Donna da diva, baş kadın operacı, büyük kadın şarkıcı olarak tanımlanıyor sözlüklerde.

Büyük şarkıcı derken büyüklüğün içini diva kelimesinin anlamına yaraşır biçimde doldurmak gerekiyor. Herkes şarkı söyleyebilir, şarkıcı da olabilir, büyük kitleleri peşinden de sürükleyebilir, büyük şarkıcı da olabilir ama o şarkıcının neyi nasıl söylediği en önemlisi olduğu için, diva olmak o kadar kolay değildir, her kendisine diva denilen de diva değildir.

Bir ülkede diva olabilmesi için ben o toplumun müzik kültürüne, müzik seviyesine bakarım. Örneğin ülkemizde arabesk müzik hakimdir ve diğer türler de onun etkisi altındadır. Operanın esamesi okunmaz, klasik, caz, rock da entel-dantel diye ötekileştirilenlerin batı özentiliği olarak küçümsenir, hatta devlet radyoları tarafından halk tarafından dinlenmiyor diye yayınları kesilir.

Ülkemizde çok iyi sesler, şarkıcılar vardır ama neye yarıyor ki bu yas kültürünün melankolisini azıttırmaktan başka. Melankolisi de asil bir melankoli olsa canım yanmayacak. Eskiden TRT müziğimizin seviyesinin düşmemesi için arabeske prim vermezken, şimdi arabeski beğenmemek kendi kültürünü inkar etmek anlamına geliyor ve bunları icra edenlere de diva deniyor. Bakmayın popçu tabir edilmelerine, söylediklerinin ruhuna bakarsanız, ne kadar arabesk olduğunu anlarsınız.

Müziğin zirvesi operadır ve opera dinlemekten keyif alma noktasına gelememişlere bunu anlatmaksa imkansızdır. Ülkemiz gibi operanın sevilmediği ülkelere bakınca en heteroseksist olduklarını görürüz ve o ülkelerde soprano, tiz seslerin ve opera tarzındaki şarkıların sevilmediğini görürüz. Buna paralel olarak caz, rock ve senfonik alt yapılarının da ilgi ve satma konusunda risk taşıdığı için denenmediğini, deneyenlerinde gerçekten müzik sevdalısı olduğu için piyasaya prim vermeyen gerçek sanatçılar olduğunu görürüz.

Bir şeyi sevmemek için o şeyin bize zarar vermesi gerekir. Zarar vermiyorsa ve "öyle" bir gerçek varsa kendimizden-sevgimizden şüphe etmemiz gerekmez mi? İnsan anlayamadığı şeylere karşı yabancı kalır ve sevmez. Sevmek için anlamak gerekir, çözmek gerekir. Bunun için de merak ve öğrenme kültürünün olması gerekir. Yoksa da öğrenmeye teşvik sınıfının olması gerekir eğitim ve kültür anlamında gelişmek için. Ama genel olarak bencilliğin uzun vadede kişinin kendine zarar vereceğini düşünebilecek bir noktaya gelinmemişse ne yapsak nafile. Böyle bir ortamda da anlaşılmayı ve insanlık adına faydalı olmayı beklemek çok yıpratıcı olabilir.

Nükhet Duru bu ülkede tek gerçek divadır. En başta gerçek müziğe yüz vermeyen bir kültürde anlaşılamayacak kadar üst perdeden bir müzik yaptığı için. Bunu diva diye adlandırılan diğer arabesk popçularla Nükhet Duru'nun yaptığı albüm ve söylediği şarkılarla karşılaştırdığınız zaman anlayabilirsiniz. Tabi buna inanmak için de dinlemek ve müzik kültürünü geliştirmek gerekiyor.

Bu sabah kalktığımda gene Nükhet Duru'nun '94 yılında yaptığı albümü dinledim. Satır-satırına şarkılara verdim kendimi ve başkalarının söylediklerini gözümün önüne getirdim. "Bu şarkıları Nükhet Duru'dan başka kim söyleyebilir?" diye düşündüm ama bir tanesinin bile söylemeyeceğinden adım kadar emindim. Çünkü görünen köy klavuz istemez. Diğerlerinin yaptıkları iş ortada. Hayır onların yaptıklarını küçümsemiyorum. Çünkü onlar içinde yaşadıkları ve güzelleştirmek için çaba sarf etmedikleri kendi dünyalarına uygun olarak pop yapıyorlar.

Onlarda haklı tabii. Çünkü Nükhet Duru tarzında şarkı söyleyebilmek yetenek ister, en önemlisi cesaret ister. Yaptıklarını kime satacaklar ki iyi söyleyemeyip deneseler bile. Klasik, caz, operanın müzikten sayılmadığı bir kültürde gerçekten Nükhet Duru dinlemek de, buna benzer işler yapmak da büyük maharet gerektiriyor.

En önemlisi zahmet gerektiriyor Nükhet Duru'yu anlamak. Ama zahmetsiz güzellikler anlaşılabilir mi, güzele ulaşılabilir mi, kavuşulabilir mi? Gerçek güzellik hak edilendir.

Senfonik ve klasik bir şekilde opera tınılarıyla büyük bir emek verilerek yapılmış "Adamların Adamı", "Geberiyorum", "Kırık Kalpler", "Sürgün", "Uslandım Artık", "Uyan Artık" ve diğerleri divalığa, divaya yakışır şarkılardır ve bunları keşfedememek gerçek müziğe sırtını dönenlerin kendi suçudur. Çünkü Nükhet Duru her şeye rağmen söylemiştir bu şarkıları. Onun yapabileceği başka bir şey yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder