13 Ocak 2012 Cuma

70'lerden Günümüze Starlık Kavramı ve Nükhet Duru

70'li yıllara, aranjman yani Türkçe sözlü hafif müzik dönemine baktığımızda star ayrımcılığı yapılmıyordu anladığım kadarıyla. Çünkü herkes birbirine denk işler yapıyor, herkes yaptığı işe göre bir numara olabiliyordu. Müzik tekelleşmemişti. Günümüzde star olarak görülenlerin o dönemde diğerlerinden üstün görülmesi bir tarafa, bazıları onlardan daha rağbet görüyordu bile. Kim Gökben, Seyyal Taner, Nil Burak, Sibel Egemen, Esmeray, Nur Yoldaş, Banu, Ayla Dikmen ve diğerlerini günümüzün starlarından eksik görebilir ki? Çünkü onlar da sevilmişler, onların da iyi ses ve yorumları var, onlar da çok satıp-bir numara olup ticari olarak iş yapmışlar, adlarını müzik dünyasına yazdırmışlar. Belki az albüm yapmışlar ama bunda onların mı suçu vardır, yoksa müzik piyasasının mı? Çocukluğumda hatırlıyorum da Nazan Şoray "Hal Hal" ile ortalığı yıkmıştı. Gülistan Okan "Alışmak Sevmekten Zor", "Düğüm Düğüm", "Kanım Kaynadı Sana" ile bir stardı. O dönemler "isim"le değil yaptığın "iş"inle star oluyordun. Çünkü plak yapabilmek ve de bunu TRT denetiminden geçebilmek gerekiyordu halka ulaştırabilmek için. Sezer Güvenirgil'in, Aylin Urgal'ın da birer star olduğunu nasıl görmezlikten gelebilirsin ki tek kanallı televizyon döneminde. Asu Maralman'ı, Yeşim'i, Hümeyra'yı...

Tamam kabul ediyorum Ajda Pekkan'ın diğerlerinden daha fazla sükse yaptığını işin içine görselliği de katarak ama Ajda Pekkan'ın sesinin diğerlerinden daha iyi olduğunu kimse söyleyemez bana. Yaptığı şarkılar da neredeyse tamamen adaptasyon. Niliüfer 70'lerde "Dünya Dönüyor" ile çıktığında bomba etkisi yapıp çıkar-çıkmaz starlarımızın ilki ama sonraki yıllarda diğer aranjmancılarla eşitlenmiş. Ama yaptığı işlere geriye dönüp baktığımda çok iyiymiş, hatta en iyisiymiş gerçekten. Sezen Aksu'nun farkıysa aranjman yerine kendi ve başka bestecilerin yerli besteleriyle varolmaya çalışması ama diğerlerinin önüne geçmek ve star olmak için 80'lerin ortalarına gelmesi gerekiyordu. Pop müziğimizin en durağan olduğu 80'ler "Sen Ağlama" ile Ajda Pekkan'dan sonra, hem de aranjmansız özgün bir starlarımızdan biri olmuştu ve o günden sonra da bulunduğu noktadan hiç inmedi. Nilüfer'se Kayahan'la yaptığı ortaklık neticesinde "Geceler" ile ikinci çıkışını yaparak ve devamını getirerek hem çok satar, hem de kitlesel bir star olmuştu. 70'lerden 90'lara taşınan bir sanatçı da Seyyal Taner'di "Alladı Pulladı" ile ama devamını getiremedi. Getirebilmiş olsaydı diğer starlarımızdan bir farkı olmazdı. Keza Gökben'de öyle. Fantezizme yenilmeseydi ve devam ettirebilseydi o da starlarımızdan biriydi. Hele Nur Yoldaş'ları, Asu Maralman'ları hiç saymıyorum gümbür-gümbür sesleriyle. Zerrin Özer'de "Gönül" ile yaptığı çıkışı 90'larda taçlandırıp çok satan ve sesinin gücünü kitlelere kabul ettiren starlardandı. 80'lerde arabeske ve de çok ağdalı bir yapıya yenilmeseydi "Dört Yapraklı Yonca" meselesinde tereddüt edilmezdi onun için.

Evet geriye bir Nükhet Duru kaldı bilerek en sona bıraktığım. Onun farkı, şansı demeyelim de, sonraki yıllarda deneyselliği istikrasızlık olarak algılansa da ne yapmak istediğini bilmesi, çağdaş senfonik aranjesiyle, sözüyle, bestesiyle, ekip çalışmasıyla, tabiki de eşi-benzeri bulunmaz sesi ve yorumuyla yaptığı ilk albüm özgünlüğüyle müziğimizin dönüm noktasıydı. Star vardır, bir de içini doldurarak, hakkını vererek gerçek bir star olmak vardır. Herkesin hayran olduğu, kitlelerin afyonu olmuş kahramanlar gerçek ve müzikal anlamda star değildir. Ona bakacak  olursak ülke stardan geçilmez. Çünkü yaptıkları iş para kazandırmış ve kitleleri eğlendirmiş. Ne eğlendirenler stardır, ne de eğlencelik şeyler starlık kavramını hak eder.

Nükhet Duru'nun 80'lerin ortalarına kadar yaptığı işlerin müzikal yapısı çok sağlam olduğu için, sonraki yaptığı işler beklenilenin altında kalmış olabilir ama yaptığı her işte müziğimize iz bırakacak şarkılar vardır. "İz bırakacak" diyorum, çünkü gerçek müzik ortamı ve gerçek müzikseverler oluştuğu zaman anlaşılacaktır bu şarkılar. Yoksa Nükhet Duru'nun en kötü işi bile diğerlerinin yaptığı en iyi işten daha iyidir.

Sanatın ilerleyebilmesi için deneysellik baş şarttır, tekdüzelikten kurtulmak mecburidir. Nükhet Duru'da bunu yapmaya çalışmıştır ama müzik piyasasının yeknesaklığı yaptığı işleri kısır bırakmıştır. 80'lerin sonlarına doğru ve 90'ların başındaki teknolojik gelişme müziği geliştirmek yerine, aranjelerin tek kişinin elinden çıkıp tek sesli düğün eğlencesi haline getirmiştir. Nükhet Duru'da arada yaptığı bir-iki güzel altyapılı iş dışında nasibini almıştır bu tek seslilikten. Şarkılar, sözler, müzikler güzel ama alt yapıları kötü olan albümler-i var ne yazık ki. Ama gene de "BenimYolum" gibi, "94" albümü gibi çağdaş senfonik albümleri var kimsenin yaptığıyla kıyaslanamayacak düzeyde kaliteli olan.

Star-mıtar diyorduk ya, Nükhet Duru'nun starlığını ben de yetişkin bir müzik dinleyicisi olmaya başladığım 20'li yaşlarımın başında fark ettim. Çünkü insanın kaliteli müziği algılayabilmesi için belli bir müzikal olgunluğa gelmesi şart. O olgunluğa getirmezsen kendini, zaten hayatın boyunca müziği duygularına, hüznüne, neşene eğlence yaparsın sadece. O an sana ne sunulduysa, duygularını sunulanla tatmin edesin.

"94" albümünü bile çıktığı sene tam anlamıyla çözme anlamında keşfedemedim. Nükhet Duru'nun bu ülkeye gelmiş-geçmiş en iyi ses ve yorum sanatçısı olduğunu anlamıştım ama yaptığı işleri hep geriye dönüşler yaparak anlayabildim. Çünkü yaptığı işler hiç de öyle kolay anlaşılabilecek basit işler değil. Yoksa müzik otoriteleri Nükhet Duru'yu müziğin zirvesine yerleştirirken bırakın dinleyicileri, müzikle uğraşan diğerleri keşfederdi en azından. Nükhet Duru'nun şarkılarının dillere düşmemesinin sebebi sıradan müzikseverlere ve müzisyenlere fazla gelmesinden. Niye şarkıları cover'lanmiyor. Kötü olduklarından mı? Söylemek yürek ister! Söyleyenleri de gördük. Ellerine yüzlerine bulaştırmışlar. Onları görenler de cesaret edemiyor zaten. Etmesinler de. Çünkü herkes gerçek star, gerçek ses ve yorumcu olamaz. Dinleyerek feyz almaksa müzisyenler için de bir erdemdir.

Lafı bağlamak gerekirse, isteyen kendini süperstar ilan etsin, isterse ana kralice, isterse Janis Joplin, isterse yoncanın birinci yaprağı. Nabza göre şerbet vererek starlık, divalık olmaz, olmaz olsun. Örnek vermek gerekirse baş süperstarımız "Arada Sırada" diye bir şarkı söylüyor ve müzik dünyasını sallıyor, en çok satıyor, yıl sonu değerlendirmesinde en iyi şarkı ve şarkıcı seçiliyor. Olsun star ama sizin starınız olabilir o en fazla, benim değil.

Gerçek starlık iyi bir iş, iyi bir ses ve iyi bir yorumla, canlı performansla olur. İyi, senfonik bir düzenlemeyse olmazsa olmazlardandır veya en azından kitlelerin gözünü boyamak için teknolojiden faydalanarak ilköğretim seviyesinde gürültü kirliliği yapmak yerine akustik bir şeyler tercih edilmelidir. Ajda Pekkan star ama albüm ilk beş şarkıdan sonra "Arada Sırada"nın yabancı müziklerden apartılan ve kulakları sağır eden klakson seslerinden oluşan versiyonlarıyla tamamlanmış. Bu gürültüleri duyunca insan "Bu ne ya?" durumuna düşüyor. Günümüz starlığı bu işte ülkemizde.

Sonra Nükhet Duru'nun yeni çıkaracağı albümden Selim Atakan bestesi "İki Hayat" ı piyano eşliğinde canlı dinliyoruz, TEGV gecesinde yeniden yazılan alt yapısıyla "Beni Benimle Bırak" ı dinliyoruz ve Nükhet Duru'yla diğerleri arasındaki farkı görebiliyoruz. Görenler görüyor, göremeyenler gördüklerine inanmaya devam ediyor tabii.

Türk Pop Müziği'nin en iyi şarkısından ve şarkılarından çoğunun daha haberdar olmadığı, olanlarınsa Nükhet Duru'ya ait olduğunu bilmediği bir ülkede belki de kendi haline bırakmak gerekiyor bir şeyleri. Yoksa yaptığın işi reklamını yapıyor zannedebilirler.

(Yazının devamı 90'lar ve 2000'lerin star-cık-larıyla gelebilir.)

2 yorum:

  1. Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil! Amerika'da yaşasa bir Barbra Streisand, Celine Dion, Whitney Houston, Shirley Bassey veya Mariah Carey olacak düzeyde eşsiz bir yorumcunun ülkemizde bulduğu yeri görmek insanı gerçekten üzüyor. Ama ne denebilir ki, burası Türkiye! İsmail YK'ların, Ankaralı Turgutların baştacı edildiği; anlamsız ve müzikal zenginlikten uzak birbirinin kopyası baştansavma üretimlerin müzik piyasasını kasıp kavurduğu tuhaf ötesi bir ülke. Farklı bir sonuç beklemek, sanırım hayalcilikten başka birşey olmazdı... Tüm yazdıklarınız için kaleminize, yüreğinize sağlık!

    YanıtlaSil