"Annemle babam ayrıldıktan sonra Etiler'de bahçeli bir evde ana-kız birlikte oturuyorduk. Annem bir butikte şeflik yapıyordu ve mutlu bir yaşantımız vardı. Evde ne zaman bir dost veya akraba toplantısı yapılsa hemen ortaya çıkıp şarkı söylememi isterlerdi. Okulda bile teneffüs zili çaldığında hemen çığlık çığlığa şarkıya başlardım. Öğretmenlerim ve arkadaşlarım illallah demişlerdi. Bana daha o zamanlarda "Şarkıcı Nükhet" demeye başlamışlardı. 1969 yazında bütünlemeye kalmıştım. Ders çalışacağım yerde evde oturup tüm zamanımı şarkı söyleyerek geçiriyordum. O yaz Florya Deniz Kulübü'nde dans müziği çalan "Mete Duruman Orkestrası" gecede 35 liraya çalıştırabilecekleri bir şantöz arıyormuş. Mete ağabey komşumuzdu. Şarkıcı olmaya hevesli olduğumu bilen tanıdıklar ona benden bahsetmişler. Bunun üzerine bir akşam Mete ağabey ve annesi beni annemden "şarkıcı" olarak istemeye geldiler. Annem önce görücü olarak geldiklerini zannederek bana, "Hadi kızım kahveleri getir" dedi ve "Henüz çok küçük değil mi efendim?" diye dert yanmaya başladı. Sonra beni şarkıcı olarak istemeye geldiklerini anlayınca büyük bir tepki gösterdi ve "Kesinlikle olmaz" dedi. Ben, "Eğer bana izin vermezsen, ömrünün sonuna kadar pişman olacaksın" dedim. Yaz tatili bitince yeniden okula döneceğime söz vererek annemi ikna edebildik. İçimden bir ses sanat dışında bir şey yaptığım takdirde olamayacağımı söylüyordu.
14,5 yaşında sahneye ilk adımım attım ve yaz boyu gecede 35 Lira karşılığı Florya Deniz Kulübü'nde şarkı söyledim. Repertuarım da ilk şarkılar Ajda Pekkan'ın "Boş Sokak" ve "Sensiz Yıllar"ıydı. Bunları "Sensiz Saadet Neymiş" ve İngilizce dans parçaları takip etti. Hafta sonlarında kulübe sanatçılarla birlikte organizatörler de geliyordu. Rahmetli Zeki Tükel de bunların arasındaydı. Beni dinledikten sonra, "Gel seni kış sezonunda şova çıkaralım" dedi. Ben sevinç içinde kabul ettim. Annemden gizli Bebek Belediye Gazinosu'na gittik. Gazinonun sahibi rahmetli Aslan Bey, beni fazla ufak görmüş olacak ki, "Yahu, yuva mı açacağız burada" dedi. Sonra da ertesi günkü matinede beni dinlemeye karar verdi. Dinlenir dinlenmez de gecede 75 Lira yevmiye ile işe alındım. Annemle birbirimize girdik, bir süre bana darıldı ama sonunda zorunlu olarak ikna oldu ve okulu terk ettim. Artık her gece gazinoda ordövrle birlikte uvertür olarak sahneye çıkıyordum."
Ve Nükhet Duru'nun birkaç yıl sürecek uvertürlük yaşamı böylece başlamış oldu. Bebek Belediye Gazinosu'nu Bebek Yıldız, Galata Kulesi, Çakıl, Gar gibi gazinolar izledi. Bu arada Nükhet Duru'nun uvertürlüğü de birincilikten üçüncülüğe, dördüncülüğe doğru tırmandı. Bu süre içerisinde çocukluktan genç kızlığa geçen Nükhet Duru, yeteneği ve güzelliği ile tüm dikkatleri üzerine topluyor, pek çok kişiyi peşinden koşturuyordu. Kendi deyimi ile "İnsanları çok sevmesi", "Her gördüğünün boynuna atılıp öpmesi" adını "Deli Nükhet"e ve "Gazinonun Deli Kızı"na çıkarmıştı. İşte tam bu dönemde yabancı dergilerde resimlerini gördüğü artistlere özendi ve Nükhet Duru'nun açık-saçık resimleri bu alanda ün yapmış bir çok derginin sayfalarını bir anda dolduruverdi. Nükhet Duru 18 yaşında atıldığı bu macerayı şöyle anlatıyor:
"O ara bol-bol yabancı dergi karıştırıyordum. Son derece estetik gözle çekilmiş yabancı ünlü artistlerin resimlerine öyle özeniyordum ki, öyle olacağımı zannettiğim resimler çektirmekten kendimi alamıyordum. O kadar komikti ki o resimler, dergilerde soyunmuş küçücük bikinilerle kendini seksi zanneden aptal bakışlı kız resimleri çıkıyordu. Soyunuk resim çektirme dönemim iki ay sürdü. Sonra o resimleri 10 yıl kullandılar. Hala zaman zaman yakınlarım bana bu resimlerin hesabını sorarlar."
Nükhet Duru'nun sonradan çok pişman olduğu bu masum çıplak resim dönemini film dönemi izledi. Yeşilçam'da birbiri ardına pek çok filme ismin yazdırdı Nükhet Duru. Nükhet Duru bu dönemi de sona erdirdi ve artık kendisi için müzikten başka çıkar yol olmadığını fark etti. Müzikte bir çıkış, bir atılım yapmanın sancıları içinde kıvranıyordu. Sahnelerde 5 yılını doldurmuş ve 1974 yazına gelmişti. Müzik yaşamında yeni bir çağ açacak olan olay işte tam o günlerde meydana geldi. Gelecekte yalnız şarkılarına değil, his hayatını da imzasını atacak olan söz yazarı Mehmet Teoman'la tanıştı.
"O yaz Tanju Okan'ın "Kadınım" adlı şarkısı çok meşhur olmuştu. Tam benim istediğim gibi, sözlerinin ciddiyeti ve ağırlığı olan bir şarkıydı. Sordum soruşturdum, söz yazarının Mehmet Teoman olduğunu öğrendim. Bir gün kuliste karşılaştık, "Aman kardeşim ben de seni arıyordum. Bak ben çok güzel şarkı söylerim. Sen beni bir dinle. Sonra beraber çalışalım." dedim. Müstehzi bir ifadeyle, yarı şaka yarı ciddi, "Pekiyi hadi dinleyelim" dedi. Sanki sesimden çok fiziğimle ilgilenir gibiydi, ama dinleyince durum değişti ve hemen ertesi gün hummalı bir çalışmaya giriştik."
İşte tam bu günlerde Nükhet Duru aradığını bulmuş olmanın sevincini henüz duyamadan, tüm gençlik hatalarının olumsuz birikimleri korkudan cezasını bir anda verdi. Bir sabah Nükhet Duru yatağından kalkamadı. Felç olmuştu. Tam hayatının en büyük atılımını yapacağı anda meydana gelen bu olay her şeyin bitmesine sebep olabilirdi. Annesi ve iki arkadaşı dışında tüm yakınları ve dostları kendisini hasta yatağında terk etmişlerdi. Ama bu durum onu biledi ve hırslandırdı. Tüm çabasını bir an önce sağlığına kavuşmak için harcamaya başladı.
"Sahnelerde 5 yılımı doldurmuştum, 20 yaşıma girmek üzereydim. Bir sabah gözlerimi açıp yataktan kalkmaya davrandığımda yürüyemediğimi far ettim. Doktorların muayenesi sonucu, psikolojik nedenlere bağlı migren ve kısmi felç teşhisi kondu. İki ay süreyle yatağa çakıldım. Yıllar sonra bugün oturup düşündüğümde, o zamanlar dünyamı karartan bu felç olayına yol açan nedenleri hemen bulup çıkartabiliyorum. Öncelikle çıcukça yaptığım yanlışlar, dekolte resimler çektirmeye özenmem, saçma sapan filmlerde oynamam ağır eleştirilerle karşılanmıştı. Sonra başı sonu belli olmayan, çıkmaza girmiş bir ilişkim vardı. Bunların dışında delişmen davranışlarım yüzünden, yeteneklerimi herkesin fark etmesine karşın, şarkıcı olarak istediğim yere bir türlü gelememiştim. İşte tüm bunların yükünü omuzlarımda hissediyor ve çıkar yolu bir türlü bulamıyordum. Ve bunalım bende var olan migreni felce çevirmişti."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder