7 Mayıs 2012 Pazartesi

Nükhet Duru Müziğimizin En Doğru Referansıdır

Müziği yakından takip edebildiğim 90'lardan itibaren, hep denir bazı çok sevilen şarkılar için "Gelecekte klasik olabilecek şarkı" diye. Yıllar geçti ve 90'lardan, 2000'lerden tekrar-tekrar dinleyebileceğim şarkı yok diyebileceğim kadar az. İnsanlar o dönem çok sevdiği, çok dinlediği, çok eğlendiği şarkıyı klasik olacak mı zannediyor ne?  "Modası geçmiş ve bir daha dinlenmeyip çöpe atılacak şarkı" demek istiyorlarsa haklı olabilirler. Klasik şarkı dediğimiz şey, formunda klasik öğeler barındıran ve her dinlendiğinde insanı sıkmayan birden fazla sesin uyumlu şekilde sunulduğu çok sesli bir yapıdır. Tamam, diğer pop şarkılar için de o tarzın klasiği denilebilir ama içinde yenilik namına hiçbir şey barındırmadığı için, teknolojiden faydalanılarak daha gümbür-gümbürleri yapılıyor her sene ve geçmişe dönüp bakılmaya ihtiyaç hissedilmiyor. İşte 90'lar örneği.  2000'lerin yanında fos kaldılar bazı orjinal albüm ve şarkıcılar dışında. 2000'ler de 2010'ların yanında fos kalacak.

70'lerin, hatta 80'lerin bile dinlenme sebebi nostalji denilen geçmişe özlem falan değil, o yıllar müziğimizin en iyi yapıldığı yıllar olduğu için, o yıllarda gerçek müzik insanları, aranjörler olduğu için. Şimdi klavyenin başına geçen kendini aranjör zannediyor. Bu işi yapmadan önce, oturun bir Onno Tunç'un yaptığı düzenlemeleri dinleyin, ondan sonra kendinizi nasıl tanımlayacaksanız tanımlayın. Besteler desen birbirinin aynısı. Yumuşak bir giriş, sonra deli-deli bağaran aynı nakaratlar, yapısında hiç bir orjinallik barındırmayan düp-düz şarkılar. Birbirinin aynısı olduğu için ilk dinleyişte akılda kalan, kulağı hiç zorlamayan slogan şarkılar. Orkestra denilen şey hiç yok zaten günümüz şarkılarında. Ağzı olan şarkı söylüyor, fiziği olan kendinin sanatçı ilan ediyor, iki kelimeyi biraraya getiren kendini besteci zannediyor. Gerçekten rap tarz dediğimiz şarkılarda söz yazanlar kendilerini besteci zannediyor, "Şarkı yazdım" diyorlar. Kendini sanatçı olarak tanımlayanlar da söz yazarak ve onları şarkı formunda mırıldanarak "şarkı yazdım" diyor ve kendilerini söz yazarı, besteci ve müzisyen zannediyorlar. Ben de onlara diyorum ki, "Senin dinlediğin müzik ne, müzisyen kim ki senin ne olduğunu söyleyeyim." Arkada şarkıya ritim veren güm-güm tek ses davul, önde bir çocuğun mızmızlanması gibi ağlayan ağdalı bir ses ve yorum, arada boşlukları dolduran ağdalı kemanlar. Müzik işte buydu. Rock şirketlere para kazandırmaya başladı da, bu zavallılıktan kurtulduk en azından.

Ben bana gelen arkadaşlarıma Nükhet Duru dinletirim onların da tanımaları için. Hiç itiraz etmezler, edemezler. Misafir bulduğunu dinlemek zorundadır zaten ama şikayetçi olmazlar bundan. Çünkü kulakları alışık olmadığı bir tarzla karılaştığı için hayretler içinde dinlerler. Gerçekten ülkemizde kötü müziğin prim yapmasının en büyük sebebi, müziğin başında bulunan sanattan yoksun kişilerin para kazanmak için yaptıkları yanlış arz ve dinleyicilerin kulaklarını tembelliğe alıştırması. Ben de bana gelenin talebini karşılayarak neden kendi ruhumu kirleteyim ve yıpratayım ki kötü müziğe katlanarak. İşte şirketler de doğru arzı yapsaydı, talep de gerçek müzik doğrultusunda olabilirdi günümüzde. Ama şirketler ne yapıyor, kim kolay yoldan çok para kazandıracaksa ona albüm yapıyor stüdyoda fotoğraf çektirir gibi şip-şak.

Nükhet Duru şarkılarında gerçek anlamda söz vardır, özgün melodiler vardır, canlı orkestra ve çok sesli senfonik klasik bir düzenleme vardır, dünyanın en iyi sesi ve yorumcusu vardır. En önemlisi en samimi duyguların senfonisi vardır, poptan caza, folktan latine her tarz vardır, birbirini taklit etmeyen şarkılar vardır, yenilikler vardır, denemeler vardır.

Böyle bir müziği de bir anda anlamaya ne tembel kulakların kapasitesi yeterlidir, ne de müzik tüccarlarının yapmaya cesareti vardır. Yapmak hem meşakatli, hemde kötü müziğe alıştırdıkları kitleye gerçek müziği satmak mümkün değildir artık.

Bu kirlilikte gerçek müziği dinlemek isteyenlerde uykuda kalabiliyorlar. Ancak uyaranlar olursa o zaman uyanabiliyorlar. Geçenlerde Facebook'ta Nükhet Duru'nun "81" plağını, plakçının tavsiyesiyle alan ve albüme müzikalitesinden dolayı gözü gibi baktığını söyleyen bir arkadaşımızla karşılaştım. Müziğimizde geldiğimiz nokta, kaliteli müziğin bireysel seviyede tavsiye edilebildiği bir nokta. Müzik kanalları da tüccarlık yapıyor ne yazık ki.

2 yorum: