Cenk Taşkan, 70’lerde yaptığı bestelerle adını Türk pop tarihine yazdırdı. Taşkan, Nükhet Duru’yu tanıtan ve bestesini yaptığı “Beni Benimle Bırak” şarkısının ilk Ajda Pekkan’a teklif edildiğini söyledi: “Ajda, anlayamadı şarkıyı. Beğenmedi değil anlayamadı. Ardından da bu şarkı Nükhet’i Nükhet yaptı.”
Eda SOLMAZ
Majak Toşikyan ya da bilinen adıyla Cenk Taşkan, 75 yılında bestelediği “Beni Benimle Bırak” şarkısıyla müzik tarihine adını yazdırdı. O yıllarda Türkçe sözlü pop müziğe iki grup yenilikçi bir tavır getirmişti: Erol Evgin, Melih Kibar, Çiğdem Talu ve “Nükhet Duru, Mehmet Teoman, Cenk Taşkan.”
Taşkan, müzikal macerasının başlangıcını şöyle anlatıyor:
“Kınalıada’da doğup büyüdüm. İlk olarak gitar çalmaya başladım. Kendi başıma öğrendim. Derken adada amatör orkestralarda çaldım. Sıraselviler’deki Kulüp Suat’ta Yavuz Özışık’ın orkestrasında ilk profesyonel sahneme çıktım. Oraya dönemin önemli oyuncu, şarkıcı ve ünlüleri gelirdi. Bir gece Erol Büyükburç geldi. Bugün Tarkan ya da Kenan Doğulu neyse Erol da aynısıydı. İlerici biriydi. Türküleri alıp modernize ederdi. Aynı zamanda iyi bir besteciydi. Benim gitar çalışımı beğenmiş ve ‘Benimle çalışır mısın’ diye sordu. Ben de tabii ki kabul ettim. 3-4 yıl orada çalıştım. Artık gitarist olarak tanınıyordum.”
Erol Büyükburç’un sahnesine sutyen atarlardı
Cenk Taşkan, “Genç kızlar Erol Büyükburç’a ulaşmak için sizinle tanışma istiyorlar mıydı” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Tabii. Ne de olsa evliyiz, artık söylemek ayıp olmaz. (Gülüyor) Türkiye’yi gezdiğimiz turneler olurdu. Urfa’ya minibüsle gitmiştik. Kızlar önümüzü kesip, minibüsü havaya kaldırmışlardı. O derece sevilen sanatçıydı. İstanbul Fitaş’ta konser verdik, o tarihlerde sahneye sutyen atmışlardı. Yakışıklı çocuktu ve çok sevilirdi. Biz de faydalanıyorduk tabii. Maksim’de çok sahneye çıktık. Ben de biraz beste yapmaya başlamıştım. Sonra evlendim. İzmir’e balayına gittim. Beni orada Salim Dündar yakaladı. O otelde çalışıyordu. Salim, ‘Ne olur bana da beste yap’ dedi. Balayında olduğumu söyledim ama kabul etmedi. Gitar buldu bana ve balayının içine etti Salim. Balayını beste yaparak geçirdik. İlk bestem, ‘Kadirsiz’di. Ondan sonra da Allah ‘yürü kulum’ dedi. O şarkı da Salim’in TRT’de daha çok görünmesini sağladı.”
En büyük rakibimiz Erol Evgin, Melih Kibar ve Çiğdem Talu’ydu
Cenk Taşkan, “Aranjman dönemi Türk müzik endüstrisini nasıl etkiledi” sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Türk halk ve sanat müziği tek sesli müziktir. İlk çok sesli müzikler tangolar zamanındaydı. Onlar da daha çok sosyete müziği olduğu için halka inememişti. Bu aranjmanlarla halk, pop müziğini tanıdı. Ondan sonra Cem Karaca, Barış Manço, Erkin Koray gibi Anadolu rock başladı. Aranjman kalitesinde besteler başladı. O dönem ön planda ben, Selami Şahin ve Melih Kibar vardı.”
Sanatçı, beste yapanlar arasında asla bir savaş olmadığını da dile getiriyor:
“Ekip çalışmasını biz çıkardık Türkiye’de. Söz yazarı, besteci ve şarkıcı, çalışma tarzını. Nükhet Duru, Mehmet Teoman ve Cem Taşkan olarak en büyük rakibimiz Erol Evgin, Melih Kibar ve Çiğdem Talu’ydu. Hiçbir problemimiz yoktu. Hatta birbirimizle gırgır geçerdik. Bir biz, bir onlar bir numara olurdu.”
Arif Mardin benim şarkımı seçmişti
Cenk Taşkan, hüsranla geçen Eurovision dönemini şöyle anlatıyor:
“Hepsinde finale kaldım. Ama seçilmedim. Nükhet’in söylediği ‘Anılar’, Beyaz Kelebekler’in ‘Yaşa Sen’i benimdi... 81’de ‘İstanbul İstanbul’ şarkısını yaptım. MFÖ ve Nükhet Duru söyledi. ‘Bant bozuk’ diye elediler. Bant bozuksa benden yenisini isteyebilirlerdi. Mesela bir yıl sonra Eurovision için Ajda Pekkan seçildi. O zaman Ajda, şarkısının yapılması için 5 asil, 2 yedek besteci istedi. Biri de ben oldum. Milli görev olduğundan kabul ettim. ‘Bir Dünya Ver Bana’ şarkısıyla katıldım. ‘Petrol’ şarkısıyla ilk 3’e girdik. Ajda, mesleğine çok hürmetkar bir kadındır. Her işini sağlama alır. Amerika’daki Arif Mardin’e gönderdi şarkıları. Arif hoca, benimkini beğendi. Çünkü daha enternasyonal buldu. Onno Tunç, aranjmanını yaptı. Fakat yarışmaya gitmesi için ‘Petrol’ seçildi, Ajda buna üzüldü. Bu şarkıyla düşük puan aldı. Beni neden seçmediklerini bilmiyorum. Fransız, Alman’a göre beste yapacaksın, bunu Sertab Erener başardı. ‘Petrol’, Arap ritminde bir şarkıydı. Bunu Fransız, İspanyol dinler mi?”
Nükhet Duru çok çekingen bir müzisyendi
Cenk Taşkan’ın yıldızının parlaması ise Nükhet Duru’nun seslendirdiği “Beni Benimle Bırak” şarkısıyla oluyor.
Sanatçı, bestenin ortaya çıkışını şu sözlerle anlatıyor:
“Salim Dündar, beni Mehmet Teoman’la tanıştırdı. O zaman Mehmet, Tanju Okan için ‘Kadınım’ şarkısını yazmış ve Nükhet’i bir gazinoda keşfetmişti. ‘Cenk, sana iyi şarkıcı getireceğim. Onunla çalışacağız’ dedi. Nükhet’le beraber Şişli’deki evimde müzikler yaptık. Çok çekingen bir kızdı. Ona şarkılar söylettim. ‘Bir Nefes’ gibi albümünü yaptık. O da çok sevildi. ‘Beni Benimle Bırak’ ise 45’lik olarak yayınlandı. Kınalıada’ya bir gün Mehmet geldi. Kasete çektiğim ‘Beni Benimle Bırak’ın melodisini çaldım. Mehmet, vapurla İstanbul’a dönerken kaseti dinliyor ve şarkının sözlerini orada yazıyor. O şarkıyla patladı Nükhet. Düzenlemesini de Timur Selçuk yaptı. O zamanlar Ajda Pekkan hep aranjman şarkılar söylerdi. Biz sıfır kilometre yani kimsenin tanımadığı şarkıları yaptık.”
Taşkan, şarkının Nükhet Duru’dan önce Ajda Pekkan’a gittiğini açıklıyor:
“Mehmet, şarkıyı önce Ajda’ya götürmek istedi. Ajda’nın evine gitarımı aldım ve gittik. Ben şarkıcı değilim ama anlayana iyiyimdir. Şarkıyı söyledim. Ajda, anlayamadı şarkıyı. Beğenmedi değil anlayamadı. O güne kadar İtalya ve Fransa’da meşhur olan şarkılar hep önüne gelmiş. Canavar gibi çalınmış şarkıları dinleyip beğenmiş ve onun üzerine yeni Türkçe söz yazılmış. Ajda’nın sıfırdan bir şarkıyı ilk kez gitarla dinlediği andı. Anlayamadı ve ona kısmet olmadı. Nükhet de arkamızdan dua ediyormuş ‘Ajda şarkıyı beğenmesin’ diye. Ardından da bu şarkı Nükhet’i Nükhet yaptı.”
Mehmet Teoman, Cenk Taşkan ve Nükhet Duru, 70’li yıllarda birlikte müzik çalışmaları yapıyordu.
TÜRKİYE-KANADA ARASI BİR HAYAT
Cenk Taşkan, 1981’de her şeyi bırakıp Kanada’ya yerleşiyor:
“Eurovision’da kırılmam olmuştur. Ama oğlum 6 yaşına gelmişti. Darbe dönemiydi. Ailem için istemeye istemeye gittim. Aklım hep buradaydı. Müzisyenlik yaptım bir de ufak bir dükkanım vardı. Ama hayatımdan memnun değildim. En büyük memnuniyetim, oğlum okudu ve doktor oldu. Memleket özlemi vardı. Türkiye’de yaptığım besteleri dinlemezdim. Çünkü beni eski hayatıma döndürüyorlardı. 96 yılında Türkiye’ye döndüm ve 20 yıl kaldım.”
Sanatçı, Türkiye’ye dönme hissini şöyle dile getiriyor:
“Bahçeye ufak bir tohum ekersin, o büyür büyür ağaçtan meyvelerini verir. Meyve verme zamanıydı. Bana en büyük desteği yine Nükhet verdi. Orkestra şefliğini yaptım. Devlet Tiyatrosu’ndaki, ‘Çöl Fırtınaları’, ‘Ölüleri Gömün’, ‘Frankenstein’ın müziklerini yaptım.”
74 yaşındaki Cem Taşkan, Türkiye ve Kanada arası bir hayat sürdüğünü müzikten asla kopmadığını söylüyor: “Hiç boş durmuyorum. Hrant Dink için bir oratoryo yazdım. Yakında Kanada’da büyük bir müzikali yöneteceğim. Artık tiyatro ve müzikallere müzik yapıyorum.”
Sezen Aksu “Hasta ettin beni” dedi
“Mehmet Teoman, Nükhet’ten ayrılmış ve Ayşegül Aldinç’le evlenmişti. O sırada Mehmet’e bir plak yaptık. Adı da ‘Hastane’ydi. Bir alkoliğin hastaneye düşüşünün şiiriydi. Ben fon müziğini yapmıştım, Mehmet de şiir okuyordu. Sezen Aksu, bir gün beni aradı, ‘Cenk hasta ettin beni. Haftalardır ‘Hastane’ şarkını dinliyorum’ dedi. Ben de ‘O şarkı değil ki sadece müziği var’ diye açıkladım.
Sezen de şöyle cevap verdi: ‘Ben o müziğe hasta oldum ve ona söz yazdım, söyleyeceğim. Besteni istiyorum.’ Birisine âşıktı o zamanlar ve ‘4 Günlük Bir Şey’ diye şarkısı böyle ortaya çıktı. Çok güzel söyledi o şarkıyı...”
https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/cenk-taskan-ajda-bu-sarkiyi-anlamadi-42114113
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder