Onları reel olarak görseler de görmeseler de, onlarla tanışıp tanışmasalar da, bazılarının sevdikleri sanatçılarla aralarında özel bir bağlar oluşabilir. Çok severle kısaca onları. İkonlaştırırlar. Toz konduramazlar. Tabi bu birden olmayabilir. Şu anda size muhteşem gelen bir sanatçı, başlarda normal gelebilir. Tabiki de ilk başta etkilenim diye bir gerçek de var ama çocukken sanata tam anlamıyla büyük-yetişkin gibi bakabilmek mümkün değil. Çocukken de Nükhet Duru'yu sevmeme rağmen değerini büyüyünce daha iyi anlamamın sebebi işte bu yüzden; yetişkin şarkıların manasını ve önemini, daha iyi şekilde ancak yetişkin olunca anlayabiliyorsun. Ben 1969 doğumluyum. Denizliliyim ve Denizli'nin Cumalı Köyü'nde doğdum ve Lise çağıma kadar da köyde yaşadım. Şehire gelmem ancak Liseye başlamam ile mümkün oldu. Dolayısıyla köy yerinde bir sanatçıya ulaşmak ancak radyo ve televizyon ile mümkündü o yıllarda. Hatta siyah beyaz TV günlerinde TV çok yaygın değil ve herkesin evinde TV kutusu yoktu bile. O dönemlerde 8-9 yaşlarındayken kulağıma radyodan falan gelmiş olmalı ki, "Ben Gene Sana Vurgunum" şarkısını biliyordum ve çok sevmiş olmalıyım ki "Ben Gene Sana Vurgunum" bölümünü sürekli tekrar ediyorsun. Sonra siyah beyaz TV günlerden aklımda kalan, Nükhet Duru'nun "Şüphe Ediyorsun" ve "Çakır" şarkılarını söylerken TV sahnesindeki görüntüleri... 1982 yılında aldığım ses Dergisinde kapak konusu "Yıldızlığa Giden Yol" başlığı altında Nükhet Duru'nun hayat hikayesiydi. 1983 yılında ise Türkiye'nin ilk maxi 45'liğiyle, "Ne Oldu Bize" 45'liği listelerin zirvesindeydi. Sonra "Her Şey Yeni" albümünün TV'de 7 dergisinde tam sayfa tanıtımı unutamadıklarımdan. Nükhet Duru'nun TSM'ye kaydığı ve işportacıların yerlerde yığınlar halinde kaset sattığı 80'lerde "Sevda" albümünün kaset versiyonu ve "Bir İlk Bahar Sabahı" şarkısı... O dönemler o albümle ilgilenmediğim ve kapağında sarı ve yeşil renklerin hakim olduğu "Nadide" albümü . Ve "Benim Şarkılarım" albümünün ilgiyle izlediğim TV konseri. Çek Halatı Gönlüm albümünün etkisini 90'lı yılların başında hissedebildim ben. Nükhet Duru müziği ile layığıyla tanışmam, 1989 yılında çıkardığı "Benim Yolum" albümü oldu. O kaseti evir çevir sürekli dinledim. Yani içime sindirdiğim ilk albümü buydu. Nükhet Duru'nun bende zirve yapması ise "Aç Gözünü Adamım" albümü-kaseti oldu. O dönemler albümler CD olarak daha yeni yeni basılıyor ve bu albümün de ülkede sadece kaset versiyonu vardı. Nükhet Duru'nun farklılığının farkına ilk defa ben bu albümle vardım. Özel radyoların çıkması ve geçmişe dönük nostaljik pop müzik programlarının Nükhet Duru'ya dair şarkıları çalmasıyla, bir de üstüne "Nükhet Duru Klasikleri" başlığı altında Nükhet Duru şarkılarının en iyilerinin bir albümde toplanarak piyasaya sunulmasıyla, Nükhet Duru'ya dair kaçırdıklarımı yakalamış oldum ve bu durum Nükhet Duru'nun bendeki yerini rakipsiz hale getirdi. 90'ların başında bu programlarda en çok çalan, zamansız şarkıların şarkıcısı Nükhet Duru'nun "Oysa Şimdi"si sanki yeni çıkmış bir şarkı gibi çok ilgimi çekiyordu. 1994 yılında da prodüksiyonu Sezen Aksu'ya ait olan "94" albümünden itibaren de, artık Nükhet Duru radarımda olan bir sanatçı haline gelmişti. Bu konuda rakipsiz olan Nükhet Duru 25. yılında çıkardığı "Gümüş" albümüyle hala arayış içindeydi. Eski şaşalı günlerini günlerini geri getirmek amacıyla gene Mehmet Teoman ve Cenk Taşkan ile bir araya gelerek oluşturduğu "Mühür" albümünü, düzenlemelerini çok beğenmesem de çok ama çok sevmiştim. 1998 yılında "Cahide" müzikaliyle Denizli'ye gelince, Nükhet Duru'yu ilk defa izleme şansına kavuşmuştum. O dönemler, Nükhet duru ile tanışmak falan hiç aklımın ucundan bile geçmiyordu. Sonuçta o bir şarkıcı, ben ise bir dinleyici idim! '99 yılındaki EP'sinden "Sesini Duyur" şarkısını bir "melankoli", bir "Ben Gene Sana Vurgunum" kadar çok sevmiştim. Bana göre o yıllar Nükhet Duru'nun sesinin en oturduğu ve benim de sesinin kıvamını en çok sevdiğim yıllardı. "Bana Rağmen" albümü döneminde Nükhet Duru'yu artık bambaşka bir boyutta algılıyordum. "Cahide" müzikalinde dinlediğim ve çok etkilendiğim "Tokat" şarkısının yeni bir düzenlemeyle bu albümde yar alması beni çok mutlu etmişti. 2006'da çıkardığı gene deneysel bir albüm olan "Gece Saat On iki" döneminde artık Nükhet Duru albümlerini heyecan ve sabırsızlıkla bekliyordum ve bu albümler heyecanımı ve sabırsızlığımı tatmin edecek albümlerdi. 2009 yılında internette Nükhet Duru Fan sayfasını oluşturmuştum. Ve bir gün bu blog site üzerine Nükhet Duru'nun menajeri tarafından aranarak, Nükhet Duru ile sürpriz bir şekilde tanışma fırsatını bulmuş oldum. Nükhet Duru uzun bekleyişten sonra 2012 yılında, Sezen Aksu prodüksiyonuyla son 20 yılın en iyi pop albümü ve Nükhet Duru diskografisinin en önemli albümlerinden biri "Tam Zamanında" albümünü piyasaya çıkardı. O yıllarda bir gün albüm yapmanın imkansız olacağı ve albümlerin CD baskısının olmayacağı hiç aklıma gelmezdi. 2015 yılı albümü "Askın N Hali" de klasik olabilecek ve değeri zamanla daha iyi anlaşılabilecek, Nükhet Duru'nun yorumcu kimliğinin farkını ortaya çıkartan sürpriz bir Nükhet Duru albümüydü ve bu albüm iyi ki de yapmış dediğim ve bıkmadan dinlediğim albümlerinden biri. 2020 yılında çıkan "Hikayesi Var" albümü de deneysellikten asla ödün vermeyen bir Nükhet Duru albümüydü. Nükhet Duru müzik hayatına hala stüdyo kayıtları ve günümüz koşullarına uygun dijital single olarak, kendini güncelleyerek, farklı tarzları Nükhet Duru'ca yorumlayarak devam ediyor. Yani her dem taze, her dem deneysel, her dem neo klasik..!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder